Parlamentolar, modern demokrasilerde ulusu temsilcileri aracılığıyla bir araya getiren
müzakere mekânlarıdır. Bu müzakereler, önemli sosyo-politik sorunların semantik ve
sembolik olarak temsil edilme biçimlerinin ve dışlanan anlamların niteliklerini belirleyen
sınırların ortaya çıkarıldığı bir zemin oluşturmaktadır. Bu özellikleriyle parlamento
müzakerelerinin analizi son yıllarda giderek artan bir şekilde yeni bir araştırma alanı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, 1982 Anayasası’nda ilk değişiklikleri
gerçekleştiren 1987 tarihli ve 3361 sayılı yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)
genel kurul tartışmaları incelenmiştir. Yasa, seçmen yaşını 21’den 20’ye düşürmüş,
TBMM’deki milletvekili sayısını 400’den 450’ye çıkarmış, Anayasanın değiştirilme
prosedüründe Cumhurbaşkanı karşısında TBMM’ye göreceli bir kolaylık sağlamış ve 1980
askeri darbesiyle getirilen siyasi yasakları düzenleyen Anayasa’nın geçici dördüncü
maddesini kaldırmak üzere halkoylamasına sunmuştur. Yasa, darbe sonrasında
demokrasiye geçiş sürecinde olan Türkiye’de anayasa, halkoylaması, demokratik hak ve
özgürlükler ve halkoylamalarının demokratik işlevleri üzerine bir tartışmayı da
beraberinde getirmiştir.
Bu çalışmada yasaya ilişkin TBMM tutanakları, eleştirel retorik analizi aracılığıyla
incelenmiş ve dönemin politik iklimine ve demokratik ufkuna ilişkin çıkarımlarda
bulunmak amaçlanmıştır. Çalışmada öncelikle TBMM tartışmalarında tarafların ele alınan
konuya ilişkin temel iddiaları ve bunları nasıl gerekçelendirdiği saptanmış, daha sonra da
tartışmalara yön veren temel retoriksel stratejiler ortaya çıkarılmıştır. Çalışmanın bulguları,
yasaya ilişkin TBMM tartışmalarında tarafların argümanlarını üç temel retoriksel strateji
etrafında ördüğünü göstermektedir: İlk strateji ele alınan konuyu politik ve felsefi
yanlarından soyutlayarak “kişi”lerin çıkarları ve niyetleriyle ilişkilendiren ‘kişiselleştirme’
stratejisidir. İkincisi, ele alınan konuyu genel bağlamından soyutlayarak, belirli bir öğeye
‘indirgeme’ stratejisidir. Üçüncüsü de karşı tarafı istediği yasa maddesini geçirmek
karşılığında karşı çıktığı maddeleri de onaylamak durumunda bırakan ‘ikilem’ stratejisidir.
Tartışmalarda belirleyici olan bu üç retoriksel strateji sadece TBMM müzakerelerinin
demokratik ufkunun sınırlılığını değil, aynı zamanda Türkiye’de politika yapım süreçlerinin
çoğulcu ve demokratik bir katılıma olan uzaklığını da göstermesi açısından önemlidir.
1987 anayasa değişiklikleri TBMM tartışmaları retorik kişiselleştirme indirgeme ikilemde bırakma.
Parliaments are spaces of delibaretions that gathers nation through its representatives in modern democracies. These deliberations provides us a general frame, by which we can infer the way the important socio-political problems are mis represented semantically and symbollicaly. As a result of this feature, the analysis of the parliamentary negotiations has increasingly become a new research area during the last two decades. This study analyses the negotions at the Grand National Assembly of Turkey on the law no. 3361 in 1987 which made the first amendments in the Constitution of 1982. The law decreased the voting age from 21 to 20, increased the numbers of parliamentarians from 400 to 450, enhanced the position of the assembly vis a vis the president in terms of procedure of consitutional amendments and repealed the political bans those enacted by the National Security Council after the 1980 coup d’etat. So, the law brought about a debate on the constitution, referandum, democratic rights and freedoms and democratic functions of the referandums in Turkey in a transition to democracy following a coup detat. In this study, minutes of the proceedings of the grand assembly were analysed through critical rhetorical analysis to make inferences about the political climate and democratic horizon of that period. During the analysis, the basic arguments and the rhetorical strategies of the sides of the debate in the grand assembly are defined. The analysis shows that parties of the debate in the grand assembly constructed their arguments with the help of three rhetorical strategies. First strategy is ‘personalisation’ which relates the topic with the interests and intentions of the “individuals” by ignoring its political and philosophical aspects. The second strategy is the “reduction” of the topic to a specific issue. Third one is the strategy of ‘dilemma’ which obliges the opponent to ratify the articles of the law that they oppose in return for repealing the political bans on their leaders. Three rhetorical strategies determinant within the debates not only shows the constraints of the democratic horizon of the deliberations in the Grand National Assembly but also the distance of the policy making processes from pluralist and democratic participation in Turkey.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar, Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 19(1) Sayı: 37 |