Although it is possible to connect a social theory which uses pragmatic leitmotif with Marxist critical theory, it is generally accepted that these two traditions of social theory are poles apart. This essay argues that Habermas’ emphasis on intersubjectivity, which when communicatively accomplished, made a possible collaboration between them. Thus, starting from the general opposition between the two traditions, firstly, their understandings of psychology which are rooted in Freudian and Meadian ideas and secondly, the way in which the communication perceptions derived from their psychology are analyzed.
Critical theory pragmatic social theory intersubjectivity communication communicative action
Pragmatizmi leitmotifi olarak kullanan bir sosyal teori ile Marksist Eleştirel Teori arasında bir bağdan sözetmek mümkün olduğu halde, genel kabul bu ikisinin zıt kutupları temsil ettiği yönündedir. Bu çalışma, Habermas’ta iletişim aracılığıyla kurulan öznelerarasılık vurgusunun, iki gelenek arasında olası bir işbirliğini nasıl olanaklı kıldığına odaklanır. Bu doğrultuda, iki gelenek arasındaki karşıt konumlanıştan başlanarak, ilk olarak Freud ve Mead üzerinden geliştirdikleri psikoloji anlayışları tartışılmış, ardından bu psikoloji anlayışlarının biçimlendirdiği iletişim algılarına değinilmiştir. Son olarak, Habermas düşüncesinde bu iki geleneğin nasıl bir araya geldiği ele alınmıştı
Eleştirel teori pragmatik sosyal teori öznelerarasılık iletişim iletişimsel Eylem
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar, Etik |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 16 (2) Sayı: 32 |