Her ikisinin de ortak amacı, kitle iletişimi için haber üretmek olan halkla ilişkiler ile gazetecilik, geçmişten bugüne temas ve mesafe, aşk-nefret olarak tanımlanabilecek simbiyotik bir ilişki içindedir. Kurumlar hedef kitlelerine ulaşmak için medyaya ihtiyaç duyarken, medya da her geçen gün daha fazla haber üretmek için kaynağa ve bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle halkla ilişkiler uygulama alanları arasında başta gelen medya ilişkileri, halkla ilişkiler uygulayıcıları ile gazetecileri sık sık aynı platformda buluşturmaktadır. Bir gazeteci gibi haber değerini bilme, haber yazabilme, fotoğraf çekebilme ve sektörde çevre sahibi olma, bir halkla ilişkiler uygulayıcısından beklenen yeterlilikler arasında ilk sıralarda gelmektedir. Bu yeterliliklere işin doğası gereği sahip olan gazetecilerin kariyerlerinin bir bölümünde kurumsal iletişim departmanlarında basın danışmanı olarak görev alması ise sık rastlanılan bir durumdur. Gazetecilik kökenli basın danışmanlarının halkla ilişkiler uygulayıcılığına dair görüşleri üzerinden halkla ilişkilerin mesleki algı sorununa değinen bu çalışma aynı zamanda gazeteciler ile basın danışmanları arasındaki gergin ilişkinin geldiği noktayı tespit etmeye çalışmaktadır. İzmir özelinde gerçekleştirilen nitel araştırma olgu bilim deseninde tasarlanmış, yapılan görüşmelerle konunun detaylarına ulaşılmaya çalışılmıştır. İlk olarak, mesleğe gazeteci olarak başlayan basın danışmanlarının halkla ilişkilere dair bir mesleki aidiyet geliştirmediği saptanmıştır. Bununla birlikte dijital medyanın gelişiminin, gazeteciler ile basın danışmanları arasındaki gergin ilişkiyi yeni bir boyuta taşıdığı tespit edilmiştir.
Public relations and journalism, which have a common goal of producing news for mass communication, have a symbiotic relationship that can be defined as contact and distance, love-hate, from past to present. While institutions need the media to reach their target audiences, the media also need resources and information to produce more news every day. For this reason, media relations, which is one of the leading public relations practice areas, often brings public relations practitioners and journalists together on the same platform. Knowing news value like a journalist, being able to write news, taking photographs, and having a network in the industry are among the top competencies expected from a public relations practitioner. It is common for journalists who have these qualifications due to the nature of their work to work as press consultants in corporate communication departments for part of their careers. This study, which touches on the problem of professional perception of public relations through the views of press consultants with a journalism background in public relations practice, also tries to determine the point at which the tense relationship between journalists and press consultants has reached. The qualitative research conducted specifically in Izmir was designed in a phenomenological pattern, and the subject's details were tried to be reached through interviews. First, it was determined that press consultants who started their careers as journalists did not develop a professional affiliation with public relations. However, it has been determined that the development of digital media has brought the tense relationship between journalists and press consultants to a new dimension.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Basın Çalışmaları, Gazetecilik, İletişim Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 5 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 27 Sayı: 53 |