Bu çalışma; neo-liberalizmin ulus devlet üzerindeki “tahribatını”, yeni medya ve iletişim teknolojileri politikaları içerisinden bakarak okumayı amaçlamıştır. Neo-liberal politikalar eşliğinde, medya politikaları bir dizi küresel güç merkezinde üretilmekte, iletişim ve enformasyon politikaları ise ticari antlaşmaların önemli bir unsuruna dönüştürülmektedir. Kapitalist sermaye birikimindeki değişime koşut olarak hazırlanan politikalar, gelişmekte olan ülkeleri ulus-ötesi sermayeye karşı daha da bir kırılgan hale getirmekte, emperyalizm bu kez de enformasyon ve iletişim teknolojileri alanında, ancak farklı biçimler altında, yeniden üretilmektedir. Neo-liberalizmin hegemonya uğrakları içerisinden bakıldığında, söz konusu tespitler Türkiye özelinde daha da bir anlamlıdır. Küresel kapitalizme, devletin zora dayalı araçlarının gözetiminde ve yerli sermayesinin “tarihsel blok” olarak geliştirdiği bir dizi ittifak ile eklemlenen Türkiye, enformasyon sektöründe yenilik yaratma ve yönetmesi bir yana, söz konusu alanda politika üretme iktidarını dahi kaybetmiştir. O kadar ki, Avrupa Birliği’ne uyum politikaları çerçevesinde, 2005 yılında Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi’ni özelleştiren Türkiye’nin ulusal enformasyon alt yapısını dahi kaybettiği belirtilmelidir. Bu çalışma, eleştirel ekonomi politik yaklaşımın izinden, Türkiye’nin iletişim teknolojileri politikalarını sorgulamakta ve gelişmesi engellenen bir ülkenin tarihini, bir dizi neo-liberal politika belgesi içinden okumakta ve “Türkiye, iletişim teknolojileri ve enformasyon sektöründe niçin geride bırakılmıştır” sorusuna yanıt aramaktadır. Bu çalışma, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen “The Second International Conference on New Media and Interactivity” kongresinde sunulan; Küresel Medya Yönetimi Çağında Ulus Devlet: Yeni Medya, İletişim Politikalarında Paradigma Değişimi ve Bir Model Olarak Türkiye isimli çalışmanın, eleştiriler doğrultusunda, yeniden değerlendirilmiş biçimini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, her iki çalışmanın varsayımları ve yöntemlerinde önemli farklılıklar bulunmaktadır. serbest pazar” kararlarıyla yönetilebileceği iddiasını taşımaktadır. İkinci hata, akademik çalışmalara egemendir, yeni medya ve iletişim teknolojilerinin ancak “ağ yönetimi” ve “kendi kendini düzenleme” self regulation ile yönetilebileceği düşüncesini taşır. Üçüncü hata ise, internetin geleneksel medyadan özellikle yayıncılık ve telekomünikasyon alanları farklı bir yönetim içinde olması gerektiğini savunmaktadıri. Ancak bütün bu hataların dayandığı varsayımlar, kendi içerisinde dahi, iki önemli çelişkiyi bir arada barındırmaktadır. François Bar ve Christian Sandvig’in 2008: 532 belirlediği gibi; ilk çelişki “özgürleşen” pazarların aslında daha az değil daha çok düzenlemeye ihtiyaç duymasıdır. İkinci çelişki ise; Türkiye özelinde de gözlendiği gibi iletişim teknolojilerine sahip olmayı amaçlayan sermaye gruplarının “özelleştirme” ve “deregülasyon” taleplerine rağmen, düzenlenmiş bir rekabeti içermemesi nedeniyle beklenilen faydanın sağlanamamasıdır. O kadar ki, yeni medya ve iletişim teknolojileri alanı tam da küresel bir medya yönetimine eşlik eden bir dizi gücün belirleyici olduğu bir yeniden yapılanma dönemini izlemektedir. Bu bağlamda; enformasyon sektörünün ticari kurallar ve aşılması gereken coğrafi sınırlar düzleminde yeniden düzenleyen uluslar arası bir dizi anlaşmanın WHO, GATT, GATS, NAFTA, TRIPS vb etkisi altında, kapitalist sermaye birikiminin değişen doğasına koşut olarak belirlenmesi ilk adımı oluşturmaktadır Törenli, 2005: 12 . Küresel kapitalist sermaye ile yeniden yapılanan ulus devletin ortaklaşa yürüyüşünün ikinci adımı; İngiltere’de “Ofcom”, İtalya’da “Agcom” örneklerinde gözlendiği gibi sosyal veya kamusal yararlardan daha çok ekonomik çıkarlar üzerine temellen diril en bir dizi düzenleyici otoritenin kurulması ile Livingstone, Lunt ve Miller, 2007: 67 enformasyon sektörünün yeniden biçimlendirmesi olarak atılmaktadır. Küresel ölçekte yeniden yapılanma ihtiyacı içindeki Çok Uluslu Şirketler ile Dünya Ticaret Örgütü’nün WTO hegemonyası ise Winseck, 2002:393 , üstü örtülü bir devletsizleştirmeyi tamamlayan önemli bir diğer unsur olarak öne çıkmaktadır. Enformasyon ve iletişim teknolojileri alanında, özellikle vahşi kapitalizme yönelen neo liberalizmin 1980’li yıllardan itibaren yeniden yapılanmasıyla, küresel medya yönetimine geçildiği yaygın olarak görülür Puppis, 2008: 126; Raboy, 2007: 7; Winseck, 2002: 795 . Böylesi bir değerlendirme, enformasyon ve iletişim teknolojileri alanında giderek üstü örtülü bir devletsizleştirmenin altını daha da belirginleştirir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 23 Sayı: 1 |