Düşüncenin dili ile sanatın dili arasındaki ilişki karşılıklı bir ilişkidir. Bu karşılıklı ilişkiyi belirleyen ise sanatın ve düşüncenin içinde nefes alıp verdiği ortam, başka bir deyişle, yaşanılan zaman ya da çağdır. Bu nedenledir ki, sanat ve sanatçı "çağının tanığı" olarak da tanımlanır. Sinema, 20. yüzyılda çağına tanıklık etme sorumluluğunu yüklenen genç bir sanattır. Söz konusu bu tanıklığın tam olarak anlaşılması ve doğru değerlendirilmesi, ancak sinema dili film estetiği ve biçerni ile bu dilin ardındaki düşüncenin iyi anlaşılmasına ve doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Bu makalede, sinema dili ile bu dilin gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülen fenomenoloji arasındaki ilişkinin açığa çıkartılması amaçlanmış ve bu amaçla öncelikle fenomenolojinin ve fenomenolojik bakışın ne olduğu, bu bakışın genelolarak sanatla ilişkisi açıklanmış ve ardından sinema sanatı ile fenomenoloji arasındaki ilişki irdelenmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2002 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: 19 Sayı: 1 |