Bu çalışmada, sağlıkta etik ilkeleri değerlendirilirken, mutlak sonuçlara varmaya çalışmak yerine, bu değerlerin çok yönlü olarak, olaya müdahil olan tarafların da açıklamalarının görevsel deontolojik ve ereksel teleolojik etik açısından değerlendirilerek tartışılması gerektiği düşünülmüş ve araştırma bu çerçevede yapılmıştır. Eleştirel sosyal bilimin gereği olarak eleştirel bir sorgulama süreci yaratılarak, bu süreçte Habermas’ın geliştirmeye çalıştığı “iletişimsel eylem kuramı”ndan yararlanılmıştır. Bu çalışmada öncelikle 20.09.2008 tarihinde İzmir'de Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 24 saat içinde 13 yenidoğan bebeğin ölmesi durumu ayrıntılı bir şekilde ortaya konarak, bu olaydaki tarafların görüşleri de değerlendirilerek, bu ve benzeri olayların gelecekte yaşanmaması için yapılması gerekenler saptanmıştır. Olması gereken, herkesin sağlık hakkını tam olarak kullanabilmesi için gereken ortamı yaratmak amacıyla nelerin yapılması gerektiğini ortaya koyarak, tüm tarafların eyleme geçmesini sağlamaktır. Bu nedenle, bu çalışmada, Habermas’ın iletişimsel eylem kuramı göz önünde bulundurularak, yenidoğan bebek ölümlerinden etkilenen hasta ve hasta yakınları, devlet hastanelerindeki sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığı ve meslek örgütü temsilcisi olarak Türk Tabipler Birliği, konuşabilen ve eylemde bulunabilen taraflar olarak kabul edilerek, sağlık hakkının tam anlamıyla kullanılabilmesi için tüm tarafların neler yapması gerektiği ortaya konmuştur
Etik iletişim etiği tıp etiği iletişimsel eylem kuramı hasta hakları
While doing research on the ethical values in health for the research of this article, instead of trying to reach absolute conclusions, the explanations of all the parties involved in the death of 13 newborn babies within 24 hours in İzmir Tepecik Education and Research Hospital are evaluated and discussed in terms of functional deontological and teleological ethics. All the parties’ opinions involved in this incident are evaluated to find out what needs to be done in order not to have similar deaths in the future. In order to ensure everybody can have the right to be healthy, all the parties must be encouraged to take the necessary actions according to the framework of Habermas’ “Theory of Communicative Action”. For this purpose, taking Habermas’ “Theory of Communicative Action” into consideration, the patients and the relatives of the patients who are deeply affected by the death of the newborn babies, the health workers in the state hospitals, and Turkish Medical Association as the representative of the Ministry of Health and professional organization, are accepted as the parties that are “able to speak and act”, and thus what needs to be done to prevent such tragedies from happening have been revealed
Ethics communication ethics medical ethics the theory of communicative action patient rights
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 25 Sayı: 2 |