Tarihte birçok
uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Ortadoğu, yüzyıllar boyunca iki büyük güç
olan Persler ile Yunanların mücadelelerine tanık olmuş bir coğrafyadır. M.Ö.
IV. Yüzyılda Büyük İskender’in doğu seferiyle birlikte bu mücadele farklı bir
karaktere büründüğü söylenebilir. Kral İskender’in Yunan kültürünü beraberinde
getirmesi ve bunu sistemli bir şekilde yerel kültüre entegre etmesiyle Helenizm
ortaya çıkmıştır. İskender’in Mısır’da kurduğu “İskenderiye Okulu” başta olmak
üzere, birçok bilim merkezinin de etkisiyle antik Yunan kültürü ve felsefesi
tüm Ortadoğu’ya hızla yayılmaya başlamıştır. Miladi VII. Yüzyılda Arap
yarımadasında ortaya çıkan İslam dini, ortaya çıktığı coğrafya itibariyle
kendisini yüzyıllardır süregelen Pers-Yunan mücadelesinin ortasında bulmuştur.
İslam, özellikle ilk yüzyıllarda siyasi ve kültürel anlamda bu iki medeniyetin
etkilerini üzerinde hissetmiştir. Yeni fetihler neticesinde farklı
medeniyetleri bünyesinde barındırmaya başlayan İslam devleti, gerek siyasi
gerekçelerle gerekse karşılaştığı yeni kültürleri tanımak maksadıyla tercüme
faaliyetlerine girişmiştir. İslam düşüncesinin oluşumunda büyük etkiye sahip
olan bu tercümeler, siyasi ilişkilerle paralel bir eğilim göstermiştir
denilebilir. Yapılan çeviriler, bazı dönemlerde yönünü doğuya dönmekle beraber
ekseriyette antik Yunan felsefe ve biliminin aktarımı şeklinde aksetmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 3 |