Her sosyo-politik olay gibi 15 Temmuz darbe girişimi ve ona karşı gösterilen toplumsal direniş ve direnç de, toplumsal ve politik alanda bir takım sonuçlar meydana getirdi ve getirmeye de devam edecek gibi gözükmektedir. Bu sonuçlardan birisi de 15 Temmuz’un, rekabet halindeki politik iddialar ile bunların teori ve politik eylemden neşvünema bulan söylem repertuarları üzerinde oluşturduğu çarpıcı etkidir. 15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki kitlesel mobilizasyon, bu hareketliliğe dönük iki farklı bakış açısını da beraberinde getirdi. Bunlardan ilki, söz konusu hareketliliğin büyük oranda bir kendiliğindenlik içerdiği, bireysel ölçekte duygusal ve rasyonel gerekçelerin aynı anda tetiklediği bir kararın ürünü-sonucu olduğu; ikincisi ise, bu hareketliliğin büyük oranda sistematik çağrılar ve organizasyonel yapıların uyandırması ve kanalize etmesinin ürünü-sonucu olduğu yönündedir. İkinci bakış açısına göre bu nedenlerden ötürü, bahse konu mobilizasyon, güdümlü-yönlendirilmiş bir kolektif hareketlilik olarak değerlendirilebilir.Çalışma bu iki bakış açısını, içerdikleri sosyo-politik anlamları ve göndermeleri de hesaba katarak daha önce yapılmış olan bazı saha verileri eşliğinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu analizden çıkarılabilecek muhtemel sonuçlar arasında, Türkiye’de aydın, entelektüel ve akademik çevrelerin bazı toplumsal olaylara neden ve hangi gerekçelerle, ne tür bakış açıları geliştirdiklerinin değerlendirmesi de yer alacaktır
15 Temmuz Kendiliğindenlik Güdümlülük Mobilizasyon Modernleşme
As every socio-political event, the 15 July (2016) coup attemp and social opposition-resistance that has been shown against it have brought some result to the social and political scene and it seems to continue to bring about it. One of these conclusions is the striking effect of the July 15 competition on political claims and the their reportoire of discourse that has taken its toll on theoric and political action. Mass mobilization on July 15 and after July 15 brought with it two different perspectives on this movement. The first one is that mentioned movement contained largely spontaneous activity. This is also the product- result of decision that is triggered at same time by emotional and rational reasons on an individual scale. The second is that this movement is largely the product- result of systematic calls and organizational structures to awaken and canalise. For these reasons, from the second point of view, mobilization can be evaluated as a guided- directed collective mobility. This study aim to analyze these two perspectives, their socio- political means and their implications in the context of some previous fieldwork. Probable outcomes from this analysis include that intellectuals and academics in Turkey have what sort of perspective to some social events
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 87 |