İsveç Bankası Alfred Nobel’in anısına İktisat Bilimi Ödülü’nü tesis ettiğinde, iktisat bilimini fizik, kimya, ve tıbba paralel olarak ele almanın uygunluğuna dâir, hem bilim adamları arasında hem de genel kamuoyunda yaygın bir şüphecilik vardı –şüphesiz hâlen var olduğu gibi. Bu bilimler nesnel, birikerek çoğalan, kesin bilginin mümkün olduğu “pozitif bilimler” (exact sciences) olarak görülür. İktisat ve onun yoldaşı sosyal bilimler hakkıyla tanımlanan pozitif bilimden ziyâde, daha çok felsefenin kolları olarak görülür, başlangıç itibariyle değerlerle sarpa sarılmıştırlar, çünkü insan davranışı ile ilgilenirler. Sosyal bilimler, fiziksel ve biyolojik bilimlerden temeli itibariyle farklı soruşturma yöntemleri gerektirmez mi? Bu bilimlerdedir ki, bilginler kendilerinin ve meslektaşlarının davranışlarını analiz ederler ve sonrasında bu meslektaşları aynı bilginlerin ne söylediğini gözlemleyip ona karşılık verirler. Sosyal bilimler farklı kıstaslarla değerlendirilmemeli midir?
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Translation |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 65 |