Her insanın salt insan olması dolayısıyla doğuştan sahip olduğu hak veya haklar var mıdır? Eğer var ise, bu haklar nelerdir? Yok eğer insanın doğuştan getirdiği herhangi hak yok ise, o zaman her insanın sahip olduğunu düşünüdüğümüz temel insan haklarının, başka bir ifadeyle, mevcut İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan ‘temel insan haklarının’ felsefi ve ahlaki zemini var mıdır? Temel insan haklarına ilişkin böyle bir zeminin gerekli olup olmadığı sorgulanabilir, ancak eğer böyle bir zeminin gerekli olmadığı iddia edilecek olursa o zaman insan haklarının herkes için geçerli yani evrensel olması gerektiği iddiası temelsiz kalmış olmaz mı? İşte biz de bu makalede büyük Alman filozofu Immanuel Kant’ın ahlak felsefesinden yola çıkarak her insanın doğuştan sahip olduğu hakların olup olmadığı ve var ise bu hakların felsefi ve ahlaki zemininin ne olduğunu sorgulamaya çalışacağız. Hemen belirtelim ki, makalede ele alacağımız konu, tek tek insan haklarının neler olduğundan ziyade bu hakların dayandığı felsefi zemin ve onların bu zemin dolayısıyla sahip olduğu düşünülen ahlaki birliktir. Yani yapacağımız şey, insan haklarına felsefi/ahlaki bir zemin arayışından başka birşey değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Sayı: 34 |