Ütopya, gerçekte var olmayan, geleceğe yönelik tasarlanan ideal toplum biçimi manasına gelir. Distopya, ise otoriter ve baskıcı yönetim biçimini ifade edilir. Ütopya olumlu özelliklere sahipken distopla olumsuz taraflarıyla ön plana çıkar. Distopyada baskı altındaki birey ve toplumların zor şartlardaki yaşamı akla gelir. Distopyalar adeta labirent mekânlardır. Orhan Pamuk’un Veba Geceleri başlıklı romanında 1901 yılında Osmanlı Devleti’ne ait Minger Adası’ndaki veba salgını ile yapılan mücadele ön planda yer alır. Veba hastalığı adada hızla yayılı. Sultan Abdülhamit, bu salgını durdurabilmesi için kimyager Bonkowski Paşa’yı görevlendirir. Bonkowski bu hastalığı çözemeden öldürülür. Romanda geçen İkinci Abdülhamit ve V. Murat gibi önemli isimler gerçek olup birçok karakter hayal ürünüdür. Romanın asıl izleği veba salgını olmakla birlikte aşk, siyaset, polisiye olaylar ve tarihi hadiselere de önemli ölçüde yer verilir. Minger Adası, romanın başlarında ütopik mekân olmasına veba salgınının görülmesi ve ilerlemesiyle beraber distopik bir mekâna dönüşür. Roman’ın başından sonuna kadar karantina zorlukları önemli yer tuttuğu görülür. Romanda Başkimyager Bonkowski Paşa ile Vali Sami Paşa arasındaki çekişmeler ile Osmanlı’nın sıkıntılı dönemi romanın diğer boyutlarını oluşturur. Vebanın yol açtığı huzursuzluk halkı karamsarlığa sürükler. Bu hastalığın bir tedavisinin olmaması da gerilimin artmasına sebep olur. Bu makalede amaç, Orhan Pamuk’un Veba Geceleri adlı romanında olayların merkezinde yer alan mekânı distopya bağlamında irdelemektir.
TEŞEKKÜR EDERİM
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |