Klâsik Türk Edebiyatı’na mensup şairler, diğer başka ögelerle birlikte, yaşadıkları toplumun geçmişine ve içinde bulundukları zamana dair birçok unsura eserlerinde yer vermişlerdir. Bu bağlamda, Türklerin toplum hayatında dünden bugüne büyük önemi bulunan birçok malzeme Klâsik Türk Edebiyatı’nda, elbette bir kurgu dâhilinde olmak üzere, kendine yer bulmuştur. Bahsi geçen unsurlar, söz konusu edebiyat geleneğinde, bir redife konu olmuşsa bir şiir içinde baştan sona farklı tedailer ve tasavvurlarla ele alınmıştır. Bu bağlamda, Türklerde giyim kuşamdan barınmaya gündelik hayat içinde geniş ve önemli bir kullanım alanına sahip olan keçe de, Klâsik Türk Şiiri’nde hem beyit düzeyinde hem de redif olarak zikredilen malzemelerden biri durumundadır.
Makalede, her ikisi de XVI. asır Klâsik Türk Edebiyatı şairlerinden olan Necâtî Bey ve Mihrî Hatun’a ait “nemed” redifiyle ve Türk aruzu olarak bilinen “Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün” kalıbıyla kaleme alınmış iki gazel karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir. Böylelikle, “keçe” ve “bazı tarikat dervişlerinin giydikleri ve sadelik anlamı taşıyan kaba keçe” manasına gelen ve esasen tasavvufî bir unsur olan “nemed”in iki Klâsik Türk şairinde bulduğu karşılıklar dikkatlere sunulmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2020 |
Gönderilme Tarihi | 5 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |