In the 16th century, Transoxiana (The Land across the Oxus) and its environs went through a period of religious mysticism associated with political life. The Uzbeks who were under khanate of Shaibanids (906-1007 / 1500-1599) had firm relations with the Mystics. This relationship in the beginning started with the significant Sufi leader Ahmed Yasavi then afterwards with Naqshbandiya sheikh Ubaydullah Ahrar (ö. 895/1490) and his followers. This powerful relationship with Naqshbandiya greatly affected the Shaibanids in their religious, political, scientific, juristic and even economic lives. It is understood that Naqshbandiya had influence upon the administration of the khanate. There is absolutely no doubt that there were several religious and political reasons which caused this close and powerful relationship. First of all, it must be emphasized that the respect the Uzbeks had for the representatives of the Sunni Muslims, Bahauddin Naqshband and Ahmed Yasavi was for the impact they had in thier lives. What ıs supposed to be emphasized on once again is, after the rivalry between the Sunni and Persia Shiite, for the second time the Uzbek-Safavid worn the political struggle and continued rapidly over a century. Moreover, the Shaybanids who were tendency members to the Sunni sect used Shia as a protection against the Safavids who recognized Shia as the official religion. And with this reason this sect were able to organize themselves to acquire a strong and an important position with a strong social foundation from the Middle-East to Islamic world.
Mâverâünnehir ikliminde XVI. yüzyıl, dini/tasavvufî hayat ile siyasî hayatın iç içe geçtiği bir dönem olmuştur. Bu çerçevede Özbeklerin, Şeybânî Hanlığı (906-1007/1500-1599) içinde mutasavvıflarla sıkı bir etkileşim halinde bulundukları görülmektedir. Bu etkileşim ilk zamanlar Ahmed Yesevî sonraları ise ağırlıklı olarak Nakşibendî şeyhi Hoca Ubeydullah Ahrar (ö. 895/1490) ve müridleri mihverinde gerçekleşmiştir. Bu güçlü iletişim Nakşibendîliğin, Şeybânîlerin XVI. asır boyunca siyasî, dinî, ilmî, hukukî hatta iktisadî hayatında derin bir etki bırakmıştır. Hatta bu şeyhlerin hanlığın yönetimine müdahale edecek kadar güçlü bir konuma geldiği anlaşılmaktadır. Mevzubahs ettiğimiz bu yakınlığın kuşkusuz birtakım dini ve siyasi sâikleri mevcuttur: Bu noktada evvela vurgulanması gereken husus, Sünnî Müslümanlığı temsil eden Özbekler’in Orta Asya halklarının manevi hayatlarında etkin bir güç olan Bahauddîn Nakşibend ve Ahmed Yesevî’ye büyük bir saygı beslemeleridir. Dikkate layık ve üzerinde durulmaya değer diğer bir husus da, Sünnilik ve Şiîlik rekabetinin Fatımiler’den sonra ikinci defa Özbek-Safevî mücadeleleriyle siyasi boyut kazanmış ve tüm hızıyla yüzyılı aşkın bir süre devam etmiş olmasıdır. Nitekim Sünnî eğilimli bu tarikata mensup Şeybânîler, Şiî mezhebinden olan ve Şiîliği resmi devlet dini olarak tanıyan Safevîler’e karşı bu mezhebi bir sığınak olarak görmüşlerdir. Bu sebeple de bu tarikatın sağlamlaşarak örgütlenmesiyle oluşan sosyal yapısı kendileri için Orta Asya’dan İslam dünyasına uzanan koridor oluşturması açısından mühim bir güç oluşturmuştur.
Diğer ID | JA75HC73PR |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 7 Sayı: 13 |