Marriage is important to not
only the married people but also societies within which they are living in
traditional societies. Marriage providing to be raised generations that would
make possible continuation of existence of society is in the position of an
important social work. For this reason, the marriage was carried out
accompanied with a ceremony and the married people were accepted in the
capacity of “equal” and “mature” people into the society which is constituted
by other “equal” and “mature” people, in company with “reproduction”-and “plentifulness”-oriented
rituals. It is not possible for the marriage, which is of a vital importance in
being able to protect and to sustain social life, to stay out of narration of origin myths. Mythological consciousness regarding
the marriage as the most important institution of the culture tried also to
explain the origin or emergence of the marriage, as it was in examples of a lot
of other institutions and behaviours. In this study, we questioned how Turkic
origin myths had explained emergence of marriage
institution, by comparing with narrations which took part in the sacred books.
We determined that, from explanations made, the marriage was perceived as
transition from “natural being” to “cultural/social being” and as the breaking
from mythological world and from happy timelessness of the untamedness of being
different, in general. The mythological consciousness describing the marriage
as a “restriction” which was sended to huminity together with the death decided that people living together, copulating and
reproducing like animals in the past, without saying the relatives and without
knowing marriage rules, got rid of untamedness by getting married.
Marriage origin myths culture socialisition mature individual
Geleneksel toplumlarda evlilik, sadece evlenenler için
değil, onların içinde yaşadıkları toplumlar için de önemlidir. Toplumun
varlığının devamını mümkün kılacak kuşakların yetiştirilmesini sağlayan
evlilik, önemli bir toplumsal iş durumundadır. Bu nedenledir ki, evlilik bir
tören eşliğinde gerçekleştirilmiş, evlenenler “eşit” ve “olgun” insanlar
sıfatıyla diğer “eşit” ve “olgun” insanların oluşturduğu topluma “üreme” ve
“bereket” odaklı ritüeller eşliğinde kabul edilmişlerdir.
Toplum hayatının korunabilmesi ve sürdürülebilmesinde
yaşamsal bir öneme sahip olan evliliğin köken mitlerinin anlatımının dışında
kalması mümkün değildir. Evliliği kültürün en önemli kurumu olarak gören
mitolojik bilinç, diğer pek çok kurum ve davranış örneğinde olduğu gibi, evliliğin
kökeni ya da ortaya çıkışını da izah etmeye çalışmıştır. Bu çalışmada Türk
köken mitlerinin evlilik kurumunun ortaya çıkışını nasıl izah ettikleri, kutsal
kitaplarda yer alan anlatımlarla karşılaştırılarak sorgulanmıştır. Yapılan
izahlardan evliliğin genellikle “doğal varlık”tan “kültürel/sosyal varlık”a
geçiş, mitolojik dünyadan ve farklı oluş yabaniliğinin mutlu zamansızlığından
kopuş olarak algılandığı tespit edilmiştir. Evliliği, insanlığa ölümle birlikte
gönderilen bir “sınırlama” olarak nitelendiren mitolojik bilinç, eskiden akraba
demeden ve evlilik kanunlarını bilmeden beraber yaşayan, hayvanlar gibi
çiftleşip çoğalan insanların evlenerek yabanilikten kurtulduklarına
hükmetmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Mart 2018 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 21 |