Oral culture including oral narrative/tradition and
literature not only holds the adventure of thousands of years of the society it
belongs intrinsically but also serves as a resource for the written culture. It
is transferred from one generation to another through representatives such as
bards, minstrels and saga tellers. One of the agents known by names such as
“bard”, “minstrel”, “shaman”, “kıssahan” (saga teller) is “guslari” as known at
the Balkans and Thrace region. Although some differences are found between
guslari, who perform melodious poems and narratives with the musical instrument
called “gusle” of the minstrels in Anatolia and the minstrels, there are some
similarities in terms of the performance of minstrel tradition. The characteristics of the practice of
Guslaris embody remarkable features with their status in the tradition, their
world of narration and performance aspect. It is noted that apart from the historical
background of the practice of Guslari, the Turkish-Islamic cultural atmosphere
and tradition of being minstrels left traces on the Guslari from the Balkans,
especially in Ottoman period. In addition to the practice of Guslari, the
“pesna” folk tunes/songs forming the other part of this study has an
importance. In addition to the Guslaris, amateur people in the public said that
the pesnas, the harmony of poetry and melody is remarkable. The status in oral
tradition, functioning and properties of “pesna” as a variety combining poetry
and music in Slavic region are undeniable not only for Pomaks and Romans but
also in Bulgaria, Macedonia and Greece. As a result, it is observed that both
the Guslari organisation and “pesna” telling tradition hold various cultural
values as the significant elements of folk culture at the Thrace and the
Balkans and seen as the reflection of the society they belong.
Sözlü anlatım, sözlü gelenek
ve edebiyatı da kapsayan sözlü kültür, ait olduğu toplumun binlerce yıllık
serüvenini özünde barındırmanın yanı sıra, yazılı kültüre de kaynaklık eder. Söz
odağına şekillenen ve belli bir gelenek çerçevesinde ozan, halk şairleri,
destan anlatıcıları gibi temsilcilerle kuşaktan kuşağa aktarılır. Birbirinden
farklı coğrafyalarda ozan, âşık, şaman, kıssahan, halk şairi gibi adlarla
anılan temsilcilerden biri de, Balkanlar ve Trakya’dakiadıyla “guslari”lerdir. Anadolu
sahasındaki âşıkların sazını andıran “gusle” adlı musiki aletiyle ezgili
şiirler, anlatılar icra eden guslarilerle, âşıklar/saz şairleri arasında birtakım
farklılıklar olsa da, ozanlık geleneğinin icrası yönüyle bazı benzerlikler
olduğu da görülür. Guslariliğin karakteristik özellikleri, gelenek içindeki
konumları, anlatı dünyası ve icra yönleri dikkate değer özellikler barındırır. Guslariliğin
tarihsel geçmişinin yanı sıra özellikle Osmanlılar döneminde Türk-İslam kültür
atmosferinin, âşıklık geleneğinin Balkan guslari-halk şairliğinde izler
bıraktığı belirlenir. Guslariliğin yanında ayrıca bu çalışmanın bir diğer
bölümünü oluşturan “pesna” halk ezgileri/şarkıları da ayrıca önem arz eder. Guslarilerin
yanı sıra halk içinden amatör kişilerin söylediği pesnalar, şiir ve ezginin
uyumu bakımından dikkat çeker. Pesnanın, Pomak ve Romanların yanı sıra
Bulgaristan, Makedonya ve Yunanistan’da, Slav coğrafyasında şiir ve müziğin iç
içe olduğu bir tür olarak sözlü gelenekteki yeri, işleyişi ve özellikleri yadsınamaz
niteliktedir. Sonuç olarak; gerek guslarilik kurumu ve gerekse pesna söyleme
geleneğinin, Trakya ve Balkanlar sahasında halk kültürünün önemli ögeleri
olarak bünyelerinde pek çok kültürel değer taşıdığı ve ait oldukları toplumun
kültürel belleğinin yansıması olduğu görülür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 12 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 12 Sayı: 25 |