Kadın, Batılılaşma sürecinden beri çağdaşlaşmanın simgelerinden biridir. Kadınlar yasalar üzerinde erkeklerle eşit haklara sahip olsalar da ataerkil yaşam tarzının getirdiği alışkanlıkların kısa zamanda terk edilememesi nedeniyle bu eşitliğin uygulanabilirliğini yaşamda görmek mümkün olmamıştır. Demokrasi kavramı, II. Meşrutiyet’ten sonra bir bakıma feminizm hareketiyle birleşir ve demokrasinin yaşamasını sağlayacak şahsiyetleri yetiştirecek kadın özlemi başlar. Simone De Beauvoir’rın öncülüğünde başlayan ve “İkinci Dalga Kadın Hareketi” olarak adlandırılan feminist hareket seksenli yıllarda Türkiye’yi de etkiler. Toplumsal cinsiyete dair kadının varoluş problemlerinin tartışıldığı, kadın olmanın ve kadınsal sorunların ele alındığı bu dönemde kadın artık dinleyen konumundan çıkar ve konuşan, tartışan ve kendi kararlarını kendisi alan bir konuma gelir. Ülkemizde de yasal haklarını kullanamayan, baskı ve şiddet gören kadınlar, yakın dönem romancıları tarafından işlenir. Bu yazarlardan birisi de Emine Işınsu’dur. Özellikle de sanatçının çoğu hikâyeleri seksen sonrası kadın konusuna bakışta yaşanan değişmelerin edebiyatımızda görülen yansımalarının birer örneği olmaları bakımından önemlidir. Çalışmamızda, bu hikâyelerdeki feminist unsurları tespit etmeyi ve bu unsurların nasıl ve hangi amaçla kullanıldığını belirlemeyi amaçlamaktayız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 15 Sayı: 39 |