Çocuk ve çocuk folkloru üzerine yapılan araştırmalar, batıda on sekizinci yüzyılda başlamış; Osmanlı toplumunda da on dokuzuncu yüzyılda ele alınabilmiştir. Bu dönemden önce, çocuk, ayrı bir birey olarak değerlendirilmediği için üzerine yapılmış kapsamlı çalışmalar da mevcut değildir. Bu sebeple çocuk kavramı, ‘modern dönemin icadı’ olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yaşanan modernleşme ile birlikte çocuğun ‘farkına varılması’ ve eğitim yolu ile kitleleştirileceğinin anlaşılmasına binaen ‘geleceğin yöneticileri olan’ çocuklar, dönemin hâkim düsturu olan ‘milliyetçi’ değerler ile yetiştirilmek istenmiştir. Bu çerçevede, meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920 ve aynı zamanda Milli Hâkimiyet Bayramı’nın yıl dönümü; 1925 yılında ilk olarak ‘Çocuk Haftası’ adı ile Himaye-i Etfâl Cemiyeti tarafından ilan edilmiştir. Art arda gelen I. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı neticesinde, ülkenin erkek nüfusunun büyük bir kısmının yok olmuş; bu sebeple birçok ailenin dağılmıştır. Babasız kalan çocukların açlık ve sefalet ile yüzleştiği esnada, Himaye- i Etfâl Cemiyeti tarafından ‘fayda esaslı’ oluşturulan ve bu amaçla ‘rozet ve pulların’ satıldığı gün olan 23 Nisan, 1926 tarihinde de ‘Çocuk Bayramı’ olarak ilan edilmiştir. Cumhuriyet yöneticileri, törenlerin ‘halkı bir araya getirme, yeni kurulan devletin sistemleştirdiği düşünceler üzerine ikna etme, bu düşünceleri benimsetme ve ritüel halinde sürdürmesini sağlamak üzere dönüştürücü gücünden de faydalanmıştır. Bu çerçevede milliyetçi düşüncelerin ‘en yoğun’ yaşandığı alanlar olarak da bilinen milli bayram törenleri, çocukların ‘milli’ kimliğini oluşturan ve dönüştüren bir parametre olarak değerlendirilmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin simge ve sembollerinin, düşünce ve değerlerinin aktarım mekânı olarak görülen 23 Nisan Çocuk Bayramı, ‘dünyaya yeni gelen bir bebeğin’ doğuşu ile eş olarak görülmüştür. Bu metafor, yeni doğan bebeklerin, 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olarak ilan edildiği tarihte henüz altı-yedi yaşlarında oldukları ve yeni kurulan devletle yaşıt olarak görüldüklerinden hem çocukların hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘hayata doğuş bayramı’ olarak da adlandırılmıştır. Çocuk bayramı kapsamında ritüel haline gelen bir dizi modern öğreti, modern çocuk oluşturma ve geleceğin ‘modern Türkiye’sini’ yaratmak için de esas amaç olarak görülmüştür. Erken Cumhuriyet Dönemi’nde ulus-devlet projesi kapsamında ‘milliyetçi çocuk’ yetiştirmek, Cumhuriyet yöneticilerince ‘milli/vatani görev’ olarak sunulmuş; kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine ve toplumun en küçük birimi olan aileye kadar toplumun her kesiminden bu göreve katılmaları beklenmiş; çocukların da kendilerine ‘ideal’ olarak sunulan ‘Türk’e yakışan üstün vasıfları’ edinmeleri beklenmiştir. Ele alınan makalede, çocuğun birey olarak kabul edilmesinden sonra, üzerine inşa edilmek istenen değerlerin, Cumhuriyet aydınları tarafından nasıl işlendiği ve törenlerin bu kültürlenme sürecindeki etkisi anlatılacak ve Çocuk Bayramı’nın da katkısıyla oluşturulan Cumhuriyet çocuğunun profili ortaya konulacaktır.
Saygıdeğer Hocam, makalem doktora tezimden ürettiğim makaledir. Saygılarımı sunar kolaylıklar dilerim.
Research on child and child folklore began in the eighteenth century in the west; It could also be handled in the nineteenth century in the Ottoman society. Before this period, since the child was not considered as a 'separate individual', there are no comprehensive studies on it. For this reason, the concept of child has been named as "the invention of the modern era". Socio-political changes that developed with modernization in the last century of the Ottoman Empire, II. With the Constitutional Monarchy, it was aimed to raise children, who are the 'rulers of the future', with 'nationalist' values, which were the dominant motto of the period, based on the 'realization' of the child and understanding that it would be massacred through education. In this context, the opening day of the parliament, 23 April 1920, as well as the anniversary of the National Sovereignty Day, were first announced by the Himaye-i Etfâl Society in 1925 under the name of "children's week". As a result of the World War I and the War of Independence that followed one after another, a large part of the male population of the country was destroyed; For this reason, April 23, 1926, which was the day on which 'badges and stamps' were sold, was declared as 'Children's Day', which was created by the Himaye- i Etfâl Society on a 'benefit basis', during the disintegration of many families and the children faced with hunger and misery. has been. The administrators of the republic also benefited from the transformative power of the ceremonies to bring the people together, to convince them of the ideas systematized by the newly established state, to adopt these thoughts and to continue them in ritual. In this context, national holidays, which are also known as the areas where nationalist ideas are experienced "the most intense", and thus ceremonies have been evaluated as a parameter that creates and transforms the "national" identity of children. New icons and symbols of the Republic of Turkey was founded, thoughts and values of transmission space as seen April 23 Children's Day, "the arrival of a new baby into the world 'was seen as synonymous with the birth. This metaphor, newborn babies, April 23 Children's Day as the date they are announced yet they are seen as peers with the state and they are newly established six-in-seven years old and children as well as the Republic of Turkey 'life nativity feast' as named. a series of teachings which became the modern ritual of the scope of children's holiday, and create a modern children's future 'of modern Turkey, it was seen as' the main objective to create. In the Early Republican Period, raising "nationalist children" within the scope of the nation-state project was presented as a "national / national duty" by the Republic administrators; All segments of society, from public institutions to non-governmental organizations and the smallest unit of society, the family, were expected to participate in this task; children are also expected to acquire "superior qualities that suit a Turk", presented to them as "ideal". In the article discussed, after the child is accepted as an individual, it will be explained how the values desired to be built upon by the Republican intellectuals and how effective the ceremonies have been in this acculturation process, and the profile of the Republic child raised with many nationalist elements, especially ceremonies, will be revealed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültür, Temsil ve Kimlik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 17 Sayı: 45 |