ÖZ: İnsanlığın var oluşundan itibaren ihtiyaçlar doğrultusunda yer değiştirmenin gerekliliği ile ortaya çıkan göç, zaman içerisinde siyasi nedenlerle bireylerin isteği dışında da gerçekleştirilmiştir. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türk ve Rum Ahâlinin Mübadelesi, bu göçlerden biridir. Mübadele, ilk bakışta sadece yaşanılan yerin değiştirilmesi gibi görünse de, kültürel anlamda da bir mübadele söz konusudur. Kültürel anlamda gerçekleşen mübadele, mübadeleyi yaşayanlar için yeni bir kimlik olarak muhacir kimliğini de beraberinde getirmiştir. Kültürel bir kimlik olarak muhacir kimliğini oluşturan temel unsur, yaşanılan göç deneyimi ve bu deneyimin etrafında oluşan göç anlatılarıdır. Bu nedenle bu çalışmada, muhacir kimliğini oluşturan temel unsur olan göç anlatıları, kültürel bellek temelinde halk bilimsel bir bakış açısıyla incelenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın alan araştırması Manisa’nın Yunusemre ilçesinin Muradiye Mahallesi’nde gerçekleştirilmiştir. Farklı yerlerden gelen göçmen grupların yerleşim yeri olması yönüyle Muradiye, özel bir yerleşim yeridir. Muradiye, mübadeleden önce sadece Rumların yaşadığı bir Rum köyüdür. Mübadele ile Rumların boşalttığı evlere muhacirler yerleştirilmiş, 1939 yılında Bulgaristan’dan göçmenler gelene kadar yerli halktan izole bir şekilde yaşamışlardır. Bu nedenle kendi kültürlerini uzun bir süre koruyarak muhacir kimliğinin temel unsuru olan göç anlatılarını günümüze taşıyabilmişlerdir. Çalışmada, mübadeleyi yaşamamış, ancak büyüklerinden dinlediği göç anlatılarıyla büyüyen ikinci ve üçüncü kuşak kaynak kişilerin belleğinde göç anlatılarının hâlen yer aldığı ve kendilerini muhacir olarak tanımladıkları tespit edilmiştir. Bu bağlamda mübadeleyi yaşamayan kuşağın göç anlatılarıyla dolaylı olarak mübadeleyi deneyimlediği ve göç anlatılarının muhacir kimliğinin devamlılığını sağladığını söylemek mümkündür.
Çalışma için alınan etik kurul izni bulunmaktadır.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
ABSTRACT: Migration, a human phenomenon stemming from the need to relocate due to various reasons, has often been forced upon individuals due to political circumstances. The population exchange between Greece and Turkey following the 1923 Treaty of Lausanne is one such example. While this exchange initially appears as a simple relocation, it also signified a cultural exchange. For those who experienced the exchange, this cultural shift led to the formation of a new identity: the identity of a refugee. At the core of this refugee identity lies the migration experience itself and the narratives that have developed around it. This study, grounded in folklore studies, examines these migration narratives within the framework of cultural memory. The fieldwork for the study was conducted in Muradiye, a neighborhood in Yunusemre district of Manisa. Muradiye is a unique settlement, having been home to various migrant groups. Before the population exchange, it was exclusively a Greek village. After the exchange, Turkish refugees settled in the abandoned homes and lived in isolation until Bulgarian migrants arrived in 1939. This isolation allowed them to preserve their culture and transmit the fundamental element of their refugee identity—migration narratives—to subsequent generations.The study found that even the second and third generations, who did not personally experience the exchange but grew up listening to their elders' stories, still carry these narratives in their memories and identify as refugees. This suggests that the younger generations have indirectly experienced the exchange through these narratives, and that these narratives have sustained the refugee identity over time.
Migration Culture Identity Cultural Memory Migration Narratives
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Göçmen Kültürü Çalışmaları, Kültür, Temsil ve Kimlik, Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 13 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 17 Sayı: 48 |