Günümüzde feminizm, birçok insanın zihninde kendiliğinden sosyalizm ve “sol” ile bağdaştırılmaktadır. Birçokları tarafından bu iki ideoloji ayrılmayacak biçimde iç içe geçmiş görülmektedir. Böyle olsa bile çoğu feminist bunun kaçınılmaz olmadığının farkındadır. İki ideolojinin hangi ölçüde birleştirildiği kişiler arasında hayli değişkenlik gösterse de, uygulamada çoğu feministin aynı zamanda sosyalist olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bu ilişkilerin şu anki şekli yanıltıcı ve çelişkilidir. Feministler ve sosyalizmin mevcut ortaklığı kaçınılmaz değildir fakat olumsaldır, belirli tarihsel koşulların ürünüdür. Geçmişte durum oldukça farklıydı. On dokuzuncu yüzyılda aslında pek çok feminist radikal bireyci ve liberteryendi, hatta en tutarlı ve “katı” klasik liberaller feminist kadınlardı. En önemlileri Wordsworth Donisthorpe ve Auberon Herbert olan birçok önde gelen erkek liberteryen de kadınların özgürleşmesinin savunucularıydı. 18. yüzyılın sonu ile Birinci Dünya Savaşı arasında Britanya’da feminizmin tam bir liberteryen şeklini yaratan bireyci feminizmin4 kendi varlığının farkında olma geleneği vardı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Çeviri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2011 |
Gönderilme Tarihi | 31 Mart 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 4 |