Aim: The aim of the present study was to evaluate the clinical, radiological and laboratory findings and treatment results of patients with tuberculous pleurisy. Methods: Fifty patients diagnosed with tuberculous pleurisy in our clinic between August 2005 and December 2011 were retrospectively evaluated. Results: There were 27 54 % male and 23 46 % female patients. All patients were symptomatic and chest pain and cough were the most common symptoms. The effusion was on the right side in 28 56 % of patients, on the left side in 18 36 % of the patients, and on both sides in 4 8 % of the patients. The disease affected more than two thirds of the hemithorax in 5 10 % of the patients. Parencyhmal lesions were identified in 27 54 % of the patients. Results of PPD skin test were positive in 31 77.5 % of 40 patients. Adenosine deaminase levels in pleural fluid were high in 38 90.5 % of 42 patients. While the diagnosis was based on the results of clinical, radiological, and laboratory features in 23 cases, the diagnosis was established with closed pleural biopsy in 20 cases, Video Assissted Thoracoscopic Surgery VATS in 6 cases, and fiberoptic bronchoscopy in one case. At the end of treatment, 15 30 % patients had pleural thickening and none of them had subject to decortication. Conclusions: Tuberculous pleurisy can be seen in all age groups but it is mostly a disease of young adults. The diagnosis is commonly established with pathological examination or with clinical and laboratory findings.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, tüberküloz plörezili olguların klinik, radyolojik ve laboratuvar bulguları ile tedavi sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ağustos 2005-Aralık 2011 tarihleri arasında kliniğimizde tanı alan tüberküloz plörezili 50 olgu geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Olguların 27'si % 54 erkek, 23'ü % 46 kadın, yaş ortalaması 28.9 yıl 16-66 yıl idi. Tüm hastalar yakınmalı olup ağrı ve öksürük en sık yakınmalardı. Hastalık 28 % 56 olguda sağda, 18 % 36 olguda solda ve 4 % 8 olguda bilateral yerleşim gösteriyordu. Plevral sıvı miktarı 5 olguda %10 hemitoraksın 2/3'ünden fazla idi. Olguların 27'sinde % 54 parankim lezyonu saptandı. PPD yapılan 40 olgunun 31'inde %77.5 test sonucu pozitif olarak değerlendirildi. Plevral sıvı adenozin deaminaz ADA düzeyi 42 olgunun 38'inde %90.5 yüksek idi. Tanı 23 olguda klinik, radyolojik ve laboratuvar bulguları, 20 olguda plevra biyopsisi, 6 olguda video yardımlı göğüs cerrahisi VATS ve 1 olguda fiberoptik bronkoskopi FOB ile konuldu. Olguların 15'inde %30 dekortikasyon gerektirmeyecek düzeyde plevral kalınlaşma gelişti. Sonuçlar: Tüberküloz plörezi, her yaş grubunda gelişebilir. Tanı sıklıkla patolojik incelemeler veya hastalığı destekleyici klinik, radyolojik ve laboratuvar bulguların varlığı ile elde edilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 7 Sayı: 3 |