It is well known in the usûl al-fiqh (fundamental principles of Islamic law) that the Mukallaf (accountable person) is either a Mujtahid or a Muqallid. Mujtahid is a title given to the Islamic jurist who has the ability to arrive at rulings; thus, he is required to practice Ijtihad. While Muqallid is the person who has no ability to conduct such activities; thus, he is required to follow the Mujtahids. Taqlid (conformity of one person to the ijtihad of another) of the four Imams has been common among Muslims since the fourth century of the hijri, their madhhabs including its origins and branches have been well established, and many scholars and laypersons have followed them since that era till the time being. The second considers that restricting imitation (Taqlid) to these schools of thought has caused the stagnation of Islamic jurisprudence and its inability to keep pace with the times. The research dealt with these two points of view and followed the method of comparison and analysis. The two points of view on the issue were presented and discussed, and then the implications in contemporary reality were explained. The research used books written in the science of jurisprudence in general and in the section of Juristic Interpretation and Imitation in particular, in addition to books written in the history of jurisprudence. The research reached several results, most notably are as follow: 1) the need to adhere to the four schools of thought (Madhhabs) in all actions and fatwas and not to depart from them except for necessity and need, 2) these Madhhabs represent the jurisprudential identity of the Sunnis group, it should not be underestimated, and that it is sufficient to meet most of the needs of the age. It is not correct to describe the commitment to it as inertia. The call for liberation from the jurisdiction of the four schools of thought resulted in corruption, the most important of which is the lack of discipline in fatwas and providing fatwas with abnormal sayings.
Fıkıh usûlünde bilinmektedir ki mükellef ya müctehid ya da mukallittir. Müctehidin doğrudan şer’î hükümleri delillerinden çıkarmaya gücü yetmektedir. Zaten ictihad onun görevidir. Mukallidin ise hükümleri delillerinden çıkarmaya gücü yetmez; dolayısıyla müctehidleri taklit etmesi gerekir. Hicrî IV. asırdan itibaren Müslümanlar arasında dört imamı taklid etme geleneği yaygınlaştı. Ayrıca bu mezhepler usûl, fürû ve kurallarıyla olgunlaştı. Gerek âlimler gerekse halk nezdinde takipçileri çoğaldı. Zikredilen bu taklit olgusu, iki karşıt bakış açısını doğurdu. Bunlardan biri bu olguyu övülecek bir şey olarak görmektedir. Çünkü dört mezhebe bağlanmak, fetvayı kontrol etmekte ve karışıklığı önlemektedir. İkinci bakış açısına göre ise taklidin bu mezheplerle sınırlandırılmasının İslam fıkhının durgunlaşmasına ve çağa ayak uyduramamasına neden olmaktadır. Araştırmada, bu iki bakış açısı ele incelenmiş, konu işlenirken karşılaştırma ve analiz yöntemi uygulanmıştır. Sonrasında günümüzde bu görüşlerin vakıadaki yansımaları açıklanmıştır. Araştırmada fıkıh tarihi üzerine yazılmış kitapların yanı sıra genel olarak fıkıh usûlü eserlerinden, özelde ise bunların ictihad ve taklit bölümlerindeki malumattan yararlanılmıştır. Araştırmada ulaşılmış olan birçok sonuçtan öne çıkanları şunlardır: Amel etme ve fetva vermede dört mezhebe bağlılık gerekmektedir. Bir zaruret ve ihtiyaç dışında onlardan ayrılmaması gerekmektedir. Yine bu mezhepler, ehl-i sünnet ve’l-cemaatin fıkhî kimliğini temsil etmektedir. Dolayısıyla bu mezheplerin küçümsenmemesi gerekmekte ve bunlar çağın ihtiyaçlarının çoğunu karşılamaya yeterlidirler. Bu açıdan onlara bağlanmanın donukluk olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Ayrıca dört mezhep otoritesinden kurtulmaya yönelik talep birçok mefsedete sebebiyet vermiştir. Fetvalarda disiplinsizlik ve şaz görüşlerle insanlara fetva vermek bu mefsedetlerin en önemlilerindendir. Araştırma, dört mezhepten bağımsız bir şekilde bazı modern fetva ve kanunlara dair uygulamalı örnekler ile uyulması gereken kuralları tespite de önem vermiştir.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 2 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Marifetname Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.