The agenda-setting of climate change policy in Turkey goes back to the acceptance process of the Kyoto Protocol. From this process, central administration begins to develop certain policies and measures at the same time to make institutional structures. In this work, the interest will be to question the formulation and the implementation of a structured and integrated public policy on climate change in Turkey. In the literature, academics point out that until the Kyoto Protocol process, the question is conceived in a logic of foreign policy of the State. Unfortunately, this perception is far from being replaced since that date until today. Turkey relying on the narrative of “special circumstances” adopts a reticent approach vis-à-vis the sine qua non objective of international negotiations to reduce emissions of greenhouse gases. The non-adoption of the Paris Agreement continues and reinforces this positioning. In Turkey, the central administration, as in its environmental policy, prefers to focus its economic and industrial ambitions in the face of climate change emergencies. From this perspective, energy policies and development policies seem to determine and delineate any possible initiative regarding climate change policy. At the local level, the initiatives of local authorities come up against administrative centralization, a phenomenon which has reappeared and been reinforced since 2010. In this context, the central administration limits the voluntary actions and the capacity of local governments by top-down interventions. By referring to these various factors and issues, this work aims to examine the charasteristics and limits of climate change policy in Turkey, according to the objective of reducing emissions of greenhouse gases.
Climate Change International Climate Change Negotiations Development Energy Policies Local Administrations
Türkiye’de iklim değişikliği sorununa ilişkin merkezi yönetimin bir takım politikaları, kurumsal yapılanmayı ve çeşitli araçları gündemine alması Kyoto Protokolü sürecine denk düşmektedir. Bu çalışmada özellikle Kyoto Protokolü’ne taraf olunmasını takiben devletin iklim değişikliği ile ilgili bütüncül ve etkin bir kamu politikasını hayata geçirip geçir(e)mediği irdelenecektir. Konu ile ilgili değerlendirmelerde Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne kadar iklim değişikliğini bir dış politika konusu olarak ele aldığı ve algıladığı söylenmektedir. Ne var ki, o tarihten bugüne uzanan gelişmelere bakıldığında bu yaklaşımın değiştiğini ifade etmek güçtür. Uluslararası iklim müzakerelerinde Türkiye özel koşullar söylemine bağımlı kalarak sera gazı emisyonlarını azaltma noktasında somut hedefler ortaya koymaktan kaçınmaktadır. Paris Anlaşması’nın onaylanmaması da bu doğrultuda değerlendirilmesi gereken siyasi bir tutumdur. Türkiye’de devlet tıpkı çevre politikasında olduğu gibi iklim değişikliğini de kalkınma önceliğinin gerisinde konumlandırmaktadır. Bu bağlamda özellikle enerji ve büyüme politikaları ile cari açık sorunu da belirleyici olmaktadır. Konu yerel düzeyde ele alındığında da, yerel yönetimlerin bu alandaki çalışmaları merkeziyetçilik engeline takılmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’de sınırlı sayıda ve öncü denebilecek belediyenin iklim değişikliğine yönelik politikaları da, merkezi yönetimin yukarıdan aşağıya müdahaleleri sebebiyle beklenen etkinliğe ve verimliliğe ulaşamamaktadır. Buradan hareketle, çalışmada elde edilen bulgulara dayanılarak, yukarıda ifade edilen farklı etmenler çerçevesinde Türkiye’nin sera gazı emisyon azaltım hedefine bağlı olarak, iklim değişikliği politikasının genel özellikleri ve sınırlılıkları incelenecek ve tartışılacaktır.
İklim Değişikliği Uluslararası İklim Müzakereleri Kalkınma Enerji Politikaları Yerel Yönetimler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 1 |