Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan yeni çeviri kuramlarıyla çeviriye
bakış açısı değişmiştir. Dilbilimin bir alt dalı olmak yerine özerk bir bilim dalı olarak
gelişmeye başlayan “çeviribilim” köklü değişiklikler geçirmiştir. Çağdaş çeviri kuramları
olarak görülen erek-odaklı kuram, skopos kuramı ve bağıntı kuramı bağlamında çeviri
eğitimi de yeni bir kimlik kazanmıştır. Söz konusu kuramlar ışığında çeviri eğitimi, çeviri
dünyasının gerçek dinamikleri çerçevesinde yeniden şekillenmiş ve çağdaş bir bakış açısına
kavuşmuştur. Bu yazıda çeviri eğitiminin çağdaş çeviri kuramları ışığında kazandığı yeni
kimliğin özellikleri incelenmiştir. Erek-odaklı kuramda üçlü bir model olarak ele alınan
çeviribilimin alanları birbiriyle etkileşim halindedir. Bilimsel dayanaklar çerçevesinde
yapılan çeviri eğitimi, çeviri gerçeklerinden kopuk olmayacak ve çevirmen adaylarını
çağdaş çeviri kuramlarının ışığında yaptıkları işin niteliği konusunda aydınlatabilecektir.
Skopos kuramının çeviri gerçeklerinden kopuk olmadığı kullandığı terimlerle açıkça ifade
edilir. Bu kuram, çeviri eğitiminde yöntem çalışmaları yapan eğitimcilere ve kuramcılara
“amaç” doğrultusunda yönlendirilen çeviri süreci bağlamında yeni ufuklar açmaktadır.
Gutt’un oluşturduğu bağıntı kuramı, metni anlamlandırma sürecine yeni bir yaklaşım
getirir. Bu kuram, öğrencilere metni okuyan kişinin metnin anlaşılmasındaki rolünü ve
kimi zaman kaynak metnin tek ve değişmez bir anlamı olamayacağını göstermekedir. Söz
konusu çağdaş çeviri kuramları ışığında çeviri eğitiminin yeniden şekilllenmesi kaçınılmaz
bir gerekliliktir.
Kaynak metin erek metin erek-odaklı kuram skopos kuramı bağıntı kuramı
It has been widely acknowledged by theorists and translators alike that translation theory
has not been incorporated into translation courses adequately, i.e. translation instructors and
students have perceived ‘theory’ and ‘practice’ in translation as two separate entities which
do not interact with one another. However, in actual fact, contemporary translation theories
establish permanent relations between ‘theory’ and ‘practice’ and attempt to develop
the students’ translation awareness by emphasizing the real conditions of the translation
activity. Yet, this phenomenon has failed to receive sufficient attention in the field of
tarnslator training. Target-oriented theory formulated by Gideon Toury is one of the most
revolutionary contemporary theories which aim to develop a sound relationship between
‘theory’ and ‘practice’. The students’ translation awareness might be developed by drawing
attention to the translational norms which govern the process of translation by establishing
firm links between the sub-branches of tarnslation studies. Skopos theory developed by
Hans J. Vermeer draws attention to the realities of tarnslation and improves the translator’s
status whereas relevance theory formulated by Ernst-August Gutt emphasizes the process
of reception of the source text. These three contemporary translation theories enlighten the
act of translation in various waysd and their reflections into translator training will lead to
more fruitful and efficient studies in this field.
Key words: Source text, target text, target-oriented theory, skopos theory, relevance
theory.
Birincil Dil | en. |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 26 Sayı: 26 |