-
Dünya haritası yeniden şekilleniyor. Haritadaki değişmenin kökeninde
ise Ortadoğu eksenli yeni bir hareketlilik yatmaktadır. Haritayı yeniden
şekillendirme sürecini üç ana kategori üzerinden değerlendirmek mümkündür:
a-Dünyada artan Nüfus, Nüfus yoğunluğu ve teknolojinin gerektirdiği
enerji ihtiyacı
b-11 Eylül sonrasında artan ve özeği Ortadoğu-Ortaasya olduğu
düşünülen güvenlik endişesi ortamı
c-ABD liderliğinde, NATO katılımlı ve radikal İslami hareketle
yapıldığı varsayılan asimetrik savaş anlayışı
Her üç ana kategorinin de altında çok farklı ve sübjektif
değerlendirmeler yapmak mümkündür. Ortadoğu eksenli gelişmeler nasıl
okunursa okunsun, enerjinin naklinin Ortadoğu’nun sınırlarını ve jeopolitik
önemini değiştireceği ve değişimlerin tamamının Türkiye’yi etkileyeceği ortak
kanaatlerden birisidir.
Türkiye’nin geleceğini de belirleyecek olan temel değişken ise Enerji
nakil hatlarının Avrasya koridorunda hangi coğrafi alanı kullanarak AsyaAvrupa
arasında nakli gerçekleştireceğidir. Hazar Denizi çevresinden gelen
boru hatlarının yönü Türkiye’nin gelecekteki jeopolitik konumunun da anahtarı
olacaktır. Ayrıca Afrika kökenli enerjinin izleyeceği coğrafi rota, Türkiye’yi
yakından ilgilendirmektedir.
Türkiye-Yunanistan-İtalya, Türkmenistan-Türkiye-Avrupa doğal gaz
boru hatları projeleri ile birlikte, Mısır-Türkiye, Irak-Türkiye ve Nabucco doğal gaz boru hatları projeleri gerçekleşmesi durumunda, Ülkemiz tarihinde belki de
ilk olarak coğrafi konumunun getirdiği avantajı yaşamış olacaktır. Diğer
alternatifler olan Rusya’nın Güney akım projesi, ya da Trans Asya Projesi,
Irak-İsrail ve Ortaasya-Pakistan eksenli projelerin gerçekleşmesi ise
Türkiye’nin konumunu aşındıracak gelişmeler olarak görünmektedir.
Cambridge Üniversitesi profesörü ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı
Pierre Noel’in “Açık, rekabetçi, kapitalist bir ekonomi mevcut ve isteyen
istediği boru hattını inşa eder" şeklindeki beyanı dahi petropolitiğin ne gibi
değişmelere neden olacağının göstergesi gibidir.
Enerji boru hatlarının ağırlıklı olarak Rusya’nın güney ve kuzeyini
kullanması durumunda, Türkiye’nin jeopolitik dengelerdeki eksen olma
düşüncesi oldukça zayıflayacaktır. Buna Afrika’nın doğalgazının ve petrolünün
Avrupa’ya naklinin Akdeniz üzerinden olması, Ortadoğu ve Ortaasya petrol ve
doğal gazının Türkiye dışındaki ülkeler üzerinden yapılması durumu da
eklenince, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik koordinatlarında da eksen
kayması olacaktır. Aslında Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik çıkar hesapları
yapılırken Afro-Avrasya merkezli enerji dolaşımının ne anlama geldiği iyi
okunmalı ve sonucun sadece diplomasi ile alınmayacağının farkında
olunmalıdır. Haritayı diplomatik bir dille okumak yerine, kültürel ve politik
okuma yapmak son derece önemlidir. Ayrıca ülkenin enerji politikaları
belirlenirken, petrol ve doğal gazın uzun vadede tükenebilecek bir enerji
kaynağı olduğunu unutmadan, projeksiyonlar yapılmalıdır. Türkiye’nin
geleceğini pratik jeopolitiğin yerine, yapısal jeopolitik süreçlerin belirleyeceği
anlaşılmalıdır.
Türkiye Enerji Coğrafya Jeopolitik Petropolitik Coğrafi Konum Enerji Güveliği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ekim 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 26 |