Abstract: The Prophet Muhammad, of Arab origin, spent his life in the Arabian Peninsula. It is widely believed that his initial followers were predominantly of Arab descent. However, it is crucial to note that Muhammad is regarded as the final prophet, sent as a messenger to invite all of humanity to follow Allah. Consequently, it is not uncommon for individuals of non-Arab backgrounds to embrace Islam and believe in his message. In this study, the personalities of “Byzantine origin” or “Rûmî/Rûmî origin” as the Arabs call them, who met the Prophet and became Muslims and gained the qualification of being a Companion, were investigated, their identities were determined and information about their lives was given, with special emphasis on whether they narrated hadith or not. The primary objective is to identify these individuals, provide information about their lives, and emphasize whether they were involved in narrating hadiths. It is noteworthy that there has been no independent study conducted on the subject of “Roman/Byzantine Companions” to date. To facilitate a comprehensive examination and establish a robust foundation for evaluation, it is imperative to offer brief insights into both Arab and Roman/Byzantine contexts. This includes exploring the relations between the Arabian Peninsula and the Roman/Byzantine Empire. The research commences by providing information on “Arabian Peninsula - Roman/Byzantine Empire Relations,” with a primary emphasis on the relations during the Prophet’s era. The study aims to elucidate how individuals of Roman/Byzantine descent came to the Arabian Peninsula, laying the groundwork for a more nuanced understanding of this historical context.
To address the question of whether individuals of Roman/Byzantine origin who embraced the Prophet would be classified as Companions, it became imperative to establish a clear definition of the term “Companion”. A dedicated section was created for this purpose, where in individuals meeting this defined criterion were assessed and recognized as Companions. Those identified as companions were then listed alphabetically, accompanied by biographical information extracted from various sources, including hadith, tafsir, sira, tabaqât, and Islamic History. It is worth noting a specific aspect during this review. While examining Islamic sources that provide insights into the lives of the Companions, numerous names were discovered that deviated from customary Arabic nomenclature and were identified as of Roman/Byzantine origin. Examples include Nestas (Anastas), Mina (Minas), and Yuhannes (Yoanis). Despite the likelihood that bearers of such names were slaves and potentially of Roman/Byzantine heritage, the absence of explicit evidence precludes their inclusion among the Companions of Roman/Byzantine origin. There were also people of Roman/Byzantine origin who lived during the Prophet’s time and converted to Islam but were unable to meet him. It is seen that these people, who are called Mukhadrams, are mistakenly considered as Companions in some sources. In order to prevent this confusion and to distinguish between those who were Companions and those who were not, the Mukhadrams are analyzed under a separate heading, and those whose names are identified are introduced here with brief biographical information.
The article introduces an individual who, despite not being a Companion of Roman/Byzantine origin, has made such a claim, leading to significant revelations. A key finding dispels the notion held by some, particularly in the West, that the Prophet was exclusively “the prophet of the Arabs”. The research substantiates this by establishing that seven individuals of Roman/Byzantine origin encountered the Prophet, embraced Islam, and became Companions, disproving the misconception. Among these seven, six were men and one was a woman. The study further discerns that Roman/Byzantine descendants who migrated to the Arabian Peninsula, adopted Islam, and became Companions were predominantly skilled artisans, including blacksmiths, carpenters, and construction masters. It appears that many of them arrived or were brought to the region for the purpose of practicing their respective professions. Additionally, the research notes that due to factors such as their status as slaves and language barriers, individuals of Roman/Byzantine origin did not actively transmit hadiths from the Prophet. Consequently, it is established that they did not significantly contribute to the dissemination of scientific knowledge during that historical period.
Hadith Companions Narration Arabian Peninsula Roman Byzantium
Öz: Arap asıllı olup hayatını Arap Yarımadası’nda geçiren Hz. Peygamber’e inananların genelde Arap asıllılar olduğu düşünülmektedir. Oysa Allah Rasûlü son peygamberdir ve bütün insanlığı Allah’a davet eden bir elçi olarak gönderilmiştir. Böyle olunca kendisine iman edenler arasında Arap olmayanların da bulunması çok doğaldır. Bu araştırmada, Hz. Peygamber’le görüşüp müslüman olan ve sahâbî olma vasfını kazanan “Bizans asıllı” veya Araplar’ın ifade ettiği şekliyle “Rûmî/Rum asıllı” şahsiyetler araştırılmış, bunların kimlikleri tespit edilerek hayatları hakkında bilgi verilmiş, bu esnada hadis rivâyet edip etmedikleri konusu üzerinde özellikle durulmuştur. Bugüne kadar hakkında müstakil çalışma yapılmamış olan “Rum/Bizans Asıllı Sahâbîler” konusunu daha esaslı bir şekilde inceleyebilmek ve daha sağlam bir zemine oturtup değerlendirebilmek için Araplarla Romalılar/Bizanslılar hakkında özet bilgi sunmakta, ayrıca Arap Yarımadası ile Roma/Bizans İmparatorlukları arasındaki ilişkileri görmekte yarar vardır. Bundan dolayı araştırmamıza “Arap Yarımadası - Roma/Bizans İmparatorluğu İlişkileri” hakkında bilgi vermekle başlanmış, burada ağırlıklı olarak Hz. Peygamber dönemindeki münasebetler üzerinde durulmuş ve Rum/Bizans asıllıların Arap Yarımadası’na hangi yollarla intikal ettikleri konusuna açıklık getirilmiştir.
Arap Yarımadası’nda yaşayan Rum/Bizans asıllılar buraya çeşitli yollarla intikal etmişlerdir. Bunların çoğu köle olarak getirilmiş ve burada kalmıştır. Bunun dışında sahip olduğu mesleği icra etmek, Hıristiyanlığı yaymak ve ticarî faaliyetlerde bulunmak gibi sebeplerle gelip yerleşenler de vardır. Hz. Peygamber’le Mekke’de görüşen Rum/Bizans asıllıların bir kısmı demirci ustası idi. Medine’de görüşenler arasında ise marangoz ve tüccar olanlar vardır. Askerî alâkalar neticesinde de Arabistan’ın değişik yerlerine, özellikle de kuzey kesimlerine birçok Rum/Bizans asıllı gelip yerleşmiştir. İslâm’a davetin ilk yıllarında İran Sasânî İmparatorluğu başlattığı bir taarruzla Arap Yarımadası’nın kuzey taraflarını Bizanslıların elinden almış, daha sonra toparlanan Bizans devleti güçlü bir ordu ile İranlıları mağlup ederek Kuzey Arabistan’dan çıkarmıştır. Bu savaş esnasında bölgeye gelen ordulardaki bazı Rum/Bizans askerlerinin çeşitli sebeplerle burada kaldığı bilinmektedir.
Rum/Bizans asıllı olup Hz. Peygamber’e iman edenlerin sahâbî olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunu netleştirmek için sahâbenin tanımının yapılması gerekeceği muhakkaktır. Bundan dolayı açılan bir başlık altında sahâbenin tarifi yapılmış ve bu tarife uyanlar sahâbî olarak değerlendirilmiştir. Sahâbî olduğu tespit edilenler alfabetik olarak sıralanmış ve taranan hadis, tefsir, siyer, tabakât ve İslam Tarihi kaynaklarında yer alan bilgilerden hareketle hayatları hakkında biyografik bilgi verilmiştir. Bu noktada bir hususa işaret etmekte yarar vardır. Sahâbe hakkında bilgi veren İslâm kaynakları gözden geçirilirken, Arapların adeten kullanmadığı ve Rum/Bizans kaynaklı olduğu bilinen birçok isme rastlanmıştır. Nestas (Anastas), Mina (Minas) ve Yuhannes (Yoanis) bunlardan bir kaçıdır. Bu ismi taşıyanların köle olduğu da dikkate alındığında en azından bir kısmının kesin olarak Rum/Bizans asıllı olduğu anlaşılmış, ancak buna işaret eden açık bir delil bulunmadığı için bunlar Rum/Bizans asıllı sahâbîler arasında değerlendirilmemiştir.
Hz. Peygamber devrinde yaşayıp müslüman olan, ancak onunla görüşemeyen Rum/Bizans asıllılar da vardır. Muhadram olarak isimlendirilen bu kimselerin bazı kaynaklarda yanlışlıkla sahâbî olarak değerlendirildikleri görülmektedir. Bu karışıklığı önlemek ve sahâbî olanlar ile olmayanları ayırmak için muhadramlar da ayrı bir başlık altında incelenmiş, ismi tespit edilenler burada kısa biyografik bilgilerle tanıtılmıştır.
Rum/Bizans asıllı sahâbî olmadığı halde böyle bir iddiada bulunan bir kişinin de tanıtıldığı bu makalede önemli bazı tespitler ortaya çıkmıştır. En önemli tespitlerden biri, özellikle Batı’da Hz. Peygamber’i “Arapların peygamberi” gibi düşünen bazı kimselerin bu düşüncelerinde isabet bulunmadığının delillendirilmiş olmasıdır. Zira araştırmalarımız, Rum/Bizans asıllı olup Hz. Peygamber’le görüşen, ona iman eden ve sahâbî olma vasfını kazanan yedi kişi bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu yedi kişiden altısı erkek, biri hanımdır. Bunun dışında Arap Yarımadası’na gelip burada yaşayan ve müslüman olan Rum/Bizans asıllıların daha çok demirci, marangoz ve inşaat ustası gibi sanatkârlar oldukları ve mesleklerinin icra etmek için buraya geldikleri veya getirildikleri anlaşılmıştır. Yine köle statüsünde bulunma ve dil bilmeme gibi nedenlerle Rum/Bizans asıllıların Hz. Peygamber’den hadis nakletmedikleri görülmüş, ilmî bilgi aktarma anlamında bir katkılarının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 66 Sayı: 66 |
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi açık erişimli bir dergidir
Açık Erişim Politikası için tıklayınız.