Koruma Sorumluluğu önce bir rapor daha sonra Birleşmiş
Milletler’in resmi bir belgesi olarak kısa zamanda gelişme göstermiş olmasına
karşın, normatif statüsü üzerine süregelen tartışma halen devam etmektedir.
Özellikle 2011’de gerçekleşen Libya müdahalesinin ardından söz konusu ülkenin
daha da istikrarsızlaşması üzerine, Koruma Sorumluluğu’nun zaten tartışmalı
olan geçerliliğinin sona erdiği düşüncesi yaygınlaşmış olsa da bu çalışmada,
yeni bir okuma üzerinden bu prensibin kısmen de olsa halen geçerli bir normatif
gücü olduğu görüşü savunulmaktadır. 2017 Ağustos’unda Rohingyalı Müslüman
halkın başına gelen toplu zulüm karşısında uluslararası toplumun sessiz kaldığı
veya Suriye krizinde kimyasal silah kullanımına rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin
herhangi bir eylemde bulunamadığı bir dönemde, Koruma Sorumluluğu ve devletlere
yüklediği sorumlulukların savunulmasının daha da fazla önem kazanmaktadır.
Vahşet suçları karşısında BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin veto hakkının
askıya alınması girişimi, Koruma Sorumluluğu’nun geleceği için hayati bir öneme
sahip olup, ağır insan hakları ihlallerinde devletlerin egemenlik ve toprak
bütünlüğü üzerinden bir meşruiyet söylemi geliştirmelerinin önüne geçilmesini
amaçlamaktadır.
Koruma Sorumluluğu uluslararası normlar vahşet suçları veto S-5
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale Başvuru |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 13 Sayı: 50 |
Bu web sitesi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Öneri Dergisi
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Göztepe Kampüsü Enstitüler Binası Kat:5 34722 Kadıköy/İstanbul
e-ISSN: 2147-5377