Osmanlı Devleti, 1806-1807 yıllarında tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini geçiriyordu. Bu devirde III. Selim’in, devlete yeni bir düzen vermek için başlatmış olduğu Nizam-ı Cedid yenilikleri aksamaya başlamıştı. Bunu fırsat olarak gören yenilik karşıtı muhalifler, padişahı tahttan indirmenin hesaplarını yapıyorlardı. Öte yandan 1806 yılında başlamış olan Osmanlı-Rus savaşı vardı ve cephedeki durum Osmanlı’nın aleyhineydi. Bu savaşın çıkmasında da Fransa’nın tahrikleri etkili olmuştu. O sıralar Osmanlı üzerinde Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart’ın hatırı sayılır bir etkisi vardı. Avrupa içerisinde de bu dönemde devam eden Koalisyon Savaşları vardı ve Fransa tek başına, karşısındaki koalisyon güçlerine karşı savaşıyordu. Napolyon, bu savaşlarda kazandığı başarılarla ününü ve gücünü arttırmıştı. Avusturya, Prusya ve Rusya Napolyon karşısında mağlup olmuşlardı. Napolyon’un asıl hedefi ise İngiltere’yi yenmekti. Zira Avrupa’da ve dünyadaki en etkili güç İngiltere’ydi. Napolyon’a göre, İngiltere’yi yenebilmesi için bir başka güç olan Rusya’yı yanına çekmeliydi. İşte Napolyon bu hedefine ulaşmak için planlar yapmıştı.
Bu planlara göre, öncelikle görünürdeki düşman olan Rusya’ya karşı, Fransa-Osmanlı-İran üçlü ittifakı kurulacaktı. O devirde Osmanlı ve İran için en büyük tehdit Rusya olduğundan, bu iki devlet hiç itiraz etmeden ittifaka dahil olacaklardı. Sonrasında da Avrupa’da cereyan eden savaşlar çerçevesinde Napolyon, Rusya’yı ağır bir yenilgiye uğratacaktı. Yenilmiş Rusya ve başındaki Çar I. Aleksandr, antlaşma yapmak için masaya oturacaktı. İşte o sırada Napolyon, gerçek amacını Rus Çarına açıklayacaktı. Napolyon, Rusya’yı istediği çizgiye çekmek için Osmanlı ve İran’ı feda edecekti. Napolyon, I. Aleksandr’ı ikna etmek için bunlarla da yetinmeyip, Osmanlı topraklarının paylaşılması konusunda teklifler ileri sürecekti. I. Aleksandr’ın en büyük zafiyeti buydu. Gerçekten de Napolyon’un bu planı tuttu ve ilk etapta Fransa-Osmanlı-İran üçlü ittifakı için elçiler görevlendirilip, müzakereler yapıldı. 1807 yılı bahar aylarında çok yoğun bir diplomasi yürütüldü. Bu arada Napolyon’un beklediği fırsat doğdu ve Rusya’yı, Haziran 1807’de Friedland’da ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu galibiyet sonrasında da Napolyon ile I. Aleksandr, antlaşma yapmak için Tilsit’te bir araya geldiler. Temmuz 1807’de imzalanan Tilsit Antlaşması’nda, Napolyon gerçek yüzünü ortaya koydu. Osmanlı ve İran, hiç ummadıkları bir durumla karşılaşmışlardı. Napolyon esas gayesi olan Rusya ittifakı uğruna, Osmanlı ve İran’ı bir koz olarak kullanmıştı. Sonuç itibariyle 1807 yılında yaşanan bu hadiseler ve diplomatik temaslar, uluslararası ilişkilerde çıkara dayalı güçlü devletlerin hesaplarının hangi boyutlarda olduğunu göstermişti.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 1 |