Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrasında 2001 yılında yapılan
değişiklikle Devlete işlemlerinde başvuru süresi ile başvuru yolunu
gösterme yükümlülüğü getirilmiştir. Maddenin yansıması Devletin tüm
işlemlerinde gerçekleşmiştir. Yasama, yürütme ve yargı işlemlerinde bu
düzenleme uygulanmaktadır. Yasamanın ve yargının idare fonksiyonuna
ilişkin işlemleri ile yürütmenin işlemlerinde maddenin uygulanmasında
herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Yasama organının, yasama
fonksiyonundan doğan işlemlerinde örneğin kanun gibi işlemlerde
hükmün uygulanması konusunda tartışma bulunmaktadır. Yargı
erkinin bir parçası olan mahkemelerin kararlarında, düzenlemeyi
uyguladığı gözlemlenmektedir. Mahkeme kararlarında, kişilerin
başvuru yapabilecekleri kanun yolları ile başvuru süresinin gösterildiği
görülmektedir. Sayılan işlemlerde henüz doğrudan şekil şartı olarak
kabul edilmediğini görmekteyiz. Ancak Danıştay bazı kararlarında,
40. maddenin ikinci fıkrasında yer alan hususlara idari işlemde yer
verilmemesinin kişilere sınırsız dava hakkı tanıdığını kabul etmektedir.
Buna karşın Danıştay, idari işlemde bulunması gereken şekil unsuru
olarak görmemektedir. Bu yorumun yapılmasında, müstakil bir İdari Usul
Yasasının çıkmamış olması etkilidir. Çalışmamızda 40. maddenin ikinci
fıkrasının düzenleme süreciyle birlikte Devlet işlemlerinde ilgililerin
başvuru yapacakları merci ile sürenin gösterilmesi konusunun yargılama
usulüne ve idari işlemin şekil unsuru olarak değerlendirilmesine
çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 15 |