One of the elements that enrich the meaning of the verses of the Quran is the differences in recitation. Recitation differences are not all of the same type. Some of these simply consist of different pronunciations that affect the phonetic structure of the words. Some of them cause meaning changes beyond phonetic differences. In the literature, the first of these is characterized by the concept of usul and the second by the concept of farshy.
Translations are compiled in order to bring the meaning of the Qur'anic verses to large audiences. Translation writers especially appeal to the masses who cannot understand the Quran because they do not know Arabic, and aim to help these people understand the Quran. Translation studies have been gaining increasing momentum in the last century. It is a very important issue to pay attention to the diversity of meanings arising from the differences in recitation in the transcribed meanings.
In this study, it was tried to examine how much attention was paid to the difference in recitation in certain meanings made in the last century. For the analysis, the translations of Ismail Hakki from Izmir, Hasan Basri Cantay, Omer Nasuhi Bilmen, Elmalili Hamdi Yazir, which can be considered as the early period, were preferred, and among the recent period translations, the translations of Suleyman Ates, the Presidency of Religious Affairs and Mustafa Okuyan were preferred. The aim of the study is to reveal to what extent the diversity of meanings resulting from recitation differences is reflected in the meanings. Comparative analysis method was used in the study. In the study, other translations were also examined when necessary and possible. At the end of the examination, it was generally seen that most of the translations did not include the diversity of meanings resulting from differences in recitation. For example, the fourth verse of the Surah al-Fatiha is generally given as "the owner of the day of judgement" in the translations, and the difference in recitation in the verse meaning مَلِكِ (ruler, king) is not taken into consideration. The exception to this is Hasan Basri Cantay. By translating the said part into Turkish as "the owner and ruler of the day of religion", he reflected the meaning resulting from the difference in the relevant recitation. The one hundred and sixth verse of Surah al-Baqarah is mostly translated as "Whatever We abrogate or cause to be forgotten from a verse" and similar expressions. The diversity of meanings arising from the different recitation of the verse as نَنْسَأَهَا “erteledi” is reflected in some meanings. In the translation prepared by the Presidency of Religious Affairs, one of them, the section in question is translated as "If we annul the provision of any verse or cause it to be forgotten (or postpone it)". Ismail Hakki from Izmir also reflected the difference in meaning with a similar expression. There is a different qiraat in the form of السَّلْمِ in the two hundred and eighth verse of the Surah al-Baqara. This difference is reflected in the translations in three ways. The first approach preferred to reflect the meaning of submission resulting from the recitation of السِّلْم, the second approach preferred to reflect the meaning of peace arising from the recitation of السَّلْمِ, and the third approach preferred to reflect both meanings in its meaning. For example, Süleyman Ateş translated the relevant section as "O believers, enter Islam (or peace) all together."
At the end of the study, it was determined that Ismail Hakki from Izmir and Hasan Basri Cantay included relatively more differences in recitation. It has been observed that Mehmet Okuyan focuses on different interpretations of the relevant verse rather than the variety of meanings resulting from the difference in recitation. It has been observed that Suleyman Ates sometimes touches on the difference in recitation, sometimes in the section where the verse is explained. Similarly, it has been observed that Elmalili Hamdi Yazir sometimes includes the difference in meaning, which he does not include in the meaning, in the section where he interprets the verse. It has been observed that the difference in recitation is mostly not included in the translation prepared by the Presidency of Religious Affairs. The determined results have shown that not including the richness of meaning resulting from the difference in recitation is a deficiency in terms of translations, and this issue should be taken into consideration in the translations. In this context, it was thought that it would be very useful to compile a different explanatory translation that focuses especially on the differences in recitation.
Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın sonsuz ilminden süzülmüş, evrensel mahiyete sahip ilâhî bir kitaptır. Kurân âyetlerinin anlam dünyasını genişleten farklı unsurlar bulunmaktadır. Kurân’ın evrensel ve ilâhî mahiyetine ilaveten zengin bir dil olan Arapça ile nâzil oluşu, âyetlerin anlamlarının oldukça çeşitlenmesini sağlayan hususlardandır. Kurân âyetlerinin anlamını zenginleştiren bir başka unsur ise kırâat farklılıklarıdır. Kırâat farklılıkları, Kurân’daki bazı lafızların okunuşlarındaki ihtilafı ifade eder. Genel olarak Kurân lafızlarının okunuş keyfiyeti kırâat ilminin konusuna girmektedir. Kırâat ilminin konusuna giren kırâat farklılıkları aynı türden değildir. Bunlardan bazıları basitçe kelimelerin fonetik yapısını etkileyen farklı telaffuzlardan oluşmaktadır. Bazılarıysa fonetik farklılıkların ötesinde anlam değişikliklerine neden olmaktadır. Literatürde bunlardan birincisi usûl, ikincisi ise ferş kavramıyla nitelendirilmektedir. Usûl: Kurân’da belli bir düzen ve sistem dâhilinde bulunup genelde anlamı etkilemeyen, ferşî farklılıklar ise düzensiz ve sistemsiz olup dağınık şekilde olan ve genelde anlamı değiştiren kelimelerdir.
Meâl, Kurân âyetlerinin bir başka dile yaklaşık olarak çevrilmesi anlamına gelir. Meâl olgusu kendini daha çok son yüzyılda göstermekte ve bu bağlamda çok çeşitli meâller telif edilmektedir. Telif edilen bu meâllerin genel amacının Kuran âyetlerinin anlamını geniş kitlelere ulaştırmak olduğu söylenebilir. Meâl yazarlarının öncelikli hedef kitlesi genellikle Arapça bilmedikleri için Kurân'ı anlayamayan kesimlerdir. Bilhassa bu kesime hitap eden meâl yazarlarının en önemli görevi, Kurân âyetlerinin anlam zenginliğini meâllerine yansıtmaktır. Söz konusu anlam zenginliğinin meâllere yansıtılmasının yollarından biri incelenen âyetlerde yer alan kırâat farklılıklarını dikkate almak ve muhtemel anlam değişikliklerine yer vermektir. Dolayısıyla meâl yazarlarının gözden uzak tutmaması gereken önemli konulardan biri anlam çeşitliliğine yol açan kırâat farklılıklarıdır.
Bu çalışmada son yüzyılda kaleme alınan meâllerde kırâat farklılığından kaynaklanan anlam çeşitliliğine ne oranda dikkat edildiği incelenmeye çalışılmıştır. Söz konusu inceleme için için erken dönem sayılabilecek meâllerden İzmirli İsmail Hakkı, Hasan Basri Çantay, Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen’in meâlleri tercih edilmiştir. Yakın dönem meâllerden ise Diyanet İşleri Başkanlığı, Süleyman Ateş ve Mehmet Okuyan’ın çalışmaları seçilmiştir. Belirlenen çalışmalar dışında farklı meâllere de mümkün oldukça yer verilmiştir. Çalışmanın amacı kırâat farklılıklarından kaynaklanan anlam çeşitliliğinin yapılan âyet çevirilerine ne ölçüde yansıtıldığını ortaya koymaktır. Araştırmada karşılaştırmalı analiz yöntemi kullanılmıştır. İnceleme sonunda; genel olarak meâllerin pek çoğunda kırâat farklılıklarından kaynaklanan anlam çeşitliliğine yer verilmediği görülmüştür. Örneğin Fatiha Sûresi 'nin dördüncü âyeti tercümelerde genellikle "kıyamet gününün sahibi" olarak verilirken, ayetteki مَلِكِ (hükümdar, kral) anlamındaki kırâat farklılığı dikkate alınmamıştır. Bunun istisnası Hasan Basri Çantay'dır. Söz konusu kısmı "din gününün sahibi ve hükümdarı" şeklinde tercüme ederek, ilgili kırâat farklılığından kaynaklanan anlamı meâline yansıtmıştır. Bir başka örnek ise Bakara sûresi'nin yüz altıncı âyetidir. Bu âyet çoğunlukla "Bir âyetten neshettiğimizi veya unutturduğumuz şeyleri" ve benzeri ifadelerle tercüme edilmiştir. Âyetin نَنْسَأَهَا “erteledi” şeklinde farklı okunuşundan doğan anlam çeşitliliği bazı meâllere yansıtılmıştır. Bunlardan biri olan ve Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan meâlde söz konusu bölüm, "Herhangi bir âyetin hükmünü nesh edersek veya unutturursak (ya da ertelersek)" şeklinde çevrilmiştir. İzmirli İsmail Hakkı da anlam farklılığını benzer bir ifadeyle yansıtmıştır. Bir başka örnek ise Bakara sûresinin iki yüz sekizinci âyetidir. Bu âyette السَّلْمِ şeklinde farklı bir kırâat bulunmaktadır. Bu farklılığın çevirilere üç şekilde yansıtıldığı görülmüştür. Birinci yaklaşım السِّلْم okunuşundan kaynaklanan “teslimiyet” anlamını, ikinci yaklaşım السَّلْمِ okunuşundan kaynaklanan “selam” anlamını, üçüncü yaklaşım ise her iki manayı da kendi meâline yansıtmayı tercih etmiştir. Mesela Süleyman Ateş ilgili bölümü "Ey iman edenler, hep birlikte İslam'a (ya da barışa) girin." şeklinde tercüme etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kuran-ı Kerim Okuma ve Kıraat, Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.