In a verse of the Qur’an, which recounts the advice given by his people to Qārūn (Korah), the expression "Wa lā tansa naṣībaka mina’ddunyā" (Do not forget your share of the world) appears. Preceding this, it is stated, “Seek, through what Allah has given you, the home of the Hereafter.” At first glance, this verse is traditionally interpreted as emphasizing the necessity of benefiting from lawful worldly blessings. However, an alternative interpretation is also found: it suggests not abandoning efforts in this world for the sake of the Hereafter. According to this view, a person’s true share from this world is not the food, drink, or property they possess, but rather the righteous deeds that will endure in the Hereafter. This interpretation is attributed to Ibn ʿAbbās and Mujāhid and is considered the mainstream view (jumhūr) in classical tafsir literature. A review of classical exegeses reveals that this interpretation is prominently highlighted and given more weight than the former meaning. It is generally presented first, allocated more space, and specially emphasized for its spiritual and ethical message. Some classical commentators even mention only this interpretation. On the other hand, most classical tafsirs also include the other meaning—attributed to Qatāda and al-Ḥasan al-Baṣrī—considering it a possible interpretation of the verse. In contrast, this situation appears to have changed in the modern period. In many contemporary tafsirs and translations (meals), the interpretation emphasizing the Hereafter has been largely neglected. The meaning of the verse is predominantly rendered as “benefit from lawful worldly blessings,” and the scope of this interpretation has been significantly broadened. In fact, many works omit the interpretation that focuses on striving for the Hereafter, essentially disregarding it. In most Turkish translations, this expression "wa lā tansa naṣībaka mina’d-dunyā" is rendered with conjunctions such as ‘also’ or ‘but,’ emphasizing enjoyment of worldly blessings. Thus, the meaning that emphasizes enjoying worldly blessings is reflected in the translation, while the interpretation considered mainstream in classical tafsir is rarely found. This phenomenon observed in both tafsirs and translations appears to reflect a broader transformation in mindset and worldview that has occurred in the modern era. In particular, the military and political defeats suffered by the Islamic world in the face of the West prompted intellectual questioning and contributed to this shift in perspective. From the mid-19th century onward, the idea emerged that Islam must be understood in a way that responds to the needs of the age, and foundational texts should be reinterpreted accordingly. In this context, Muslims were criticized for neglecting the worldly realm, withdrawing from it, and focusing solely on the Hereafter—thus fai-ling to strike a proper balance between this world and the next. In response, an intellectual effort to rectify this imbalance was launched, this interpretation was naturally reflected in the translation of the verse. The modern interpretations of the verse in question clearly reflect this intellectual endeavor. This shift demonstrates the transformation in mindset between the classical and modern periods. The objective of this article is to examine this interpretative change regarding the verse. To this end, both classical and modern tafsir literature will be analyzed, and the relevant interpretations of the verse will be critically examined. Additionally, Turkish translations will be evaluated within this framework. The originality of this study lies in addressing the change in interpretation as a research problem. As this issue has not been addressed in similar studies, our research seeks to fill this gap and contribute to the field.
Tafsir Translation World Hereafter Share Classical Modern Interpretation
Öz: Kur’ân-ı Kerîm’de kavminin Kârûn’a verdiği öğütlerden bahseden bir âyette “ve lâ tense nasîbeke mine’d-dünyâ/dünyadan nasibini unutma.” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Öncesinde “Allah’ın sana verdiği (servet ve zenginlik gibi) şeylerde âhiret yurdunu ara.” buyrulan bu ifadeden ilk bakışta “helal dünya nimetlerinden yararlanma”nın gerekliliği anlaşılmaktadır. Ancak âyetin bundan farklı bir yorumu daha bulunmaktadır. Bu yorum “dünyada âhiret için çalışmayı terk etmemek” şeklindedir. Çünkü insanın dünyadan gerçek nasibi, orada yiyip içtikleri ve malı mülkü değil, âhirete kalacak olan sâlih amelleridir. Zira onun âhirete bu dünyadan götürebileceği nasibi budur. Bu yorum, İbn Abbas ve Mücâhid’e dayandırılmakta olup cumhurun görüşüdür. Klasik tefsirlere bakıldığında bu yorumun öne çıkarıldığı ve ona diğer anlamdan daha fazla ağırlık verildiği görülmektedir. Bahsi geçen yorum, bu tefsirlerde genellikle önce zikredilmiş, ona daha geniş yer verilmiş ve ihtiva ettiği takvâ mesajına hususî bir vurgu yapılmıştır. Hatta bazı müfessirler sadece bu yorumu aktarmakla yetinmiştir. Diğer taraftan bu dönemdeki tefsirlerin genelinde Katâde ve Hasan-ı Bas-rî’ye dayandırılan diğer anlama da âyetin muhtemel mânası ve bir tev’ili olarak yer verilmiştir. Modern dönemde yazılan tefsir ve meâllerin çoğunda ise bu durumun değiştiği gözlenmektedir. Bu eserlerde, âyet-i kerîme hakkındaki âhiret vurgusu taşıyan yorum dikkate alınmamış, söz konusu ifadenin “helal dünya nimetlerinden faydalanmak” şeklindeki anlamı öne çıkarılmış hatta bu anlamın çerçevesi bir hayli genişletilmiştir. Dahası çoğu eserde ilgili ifadenin “âhiret için çalışmak” şeklindeki yorumuna hiç yer verilmemiş ve bu yorum adeta yok sayılmıştır. Âyetteki “ve lâ tense nasîbeke mine’d-dünyâ” ifadesi Türkçe meâllerin kahir ekseriyetinde “Dünyadan da nasibini unutma.”, “Dünyadan nasibini de unutma.” ve “Ama dünyadan da nasibini unutma.” gibi “de/da” bağ-acı ve “ama” edatı kullanılarak çevrilmiştir. Böylece âyetin anlamına dair iki yorumdan “helal dünya nimetlerinden faydalanmak” şeklindeki görüş çeviriye yansıtılmıştır. Klasik tefsirlerde cumhurun görüşü olarak yer alan yorumu ise Türkçe meâllerin büyük çoğunluğunda görebilmek maalesef mümkün olmamaktadır. Gerek tefsirlerde gerekse meâllerde görülen bu durumun modern dönemlerle birlikte yaşanan zihniyet dönüşümünün ve tasavvur değişiminin küçük bir örneği olduğu anlaşılmaktadır. Zira İslâm dünyasının Batı karşısında aldığı askerî ve siyasî yenilgiler, beraberinde birtakım sorgulamaları getirmiş ve bu durum bir zihniyet dönüşümüne neden olmuştur. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren yaşanan bu süreçte İslâm’ın çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde anlaşılması ve kaynakların bu doğrultuda yeniden yorumlanması gerektiği ileri sürülmüştür. Bu dönemde Müslümanların Batı karşısında “geri” kalmasının sebepleri tartışılmaya başlamış ve bu bağlamda Müslümanların dünyayı ihmal ettiği, dünyadan el etek çekip sadece âhirete yöneldiği ve “dünya-âhiret dengesi”ni sağlayamadığı gibi bazı tenkitler gündeme getirilmiştir. Dolayısıyla bunu ta‘dil etmek amacıyla bir fikrî mücadeleye girişilmiş, bu yorum da doğal olarak âyetin çevirisine yansıtılmıştır. Bu makalede ele alınan âyet-i kerîmenin modern dönemdeki yorumlanma biçimlerinde bu çaba açıkça görülmektedir. Bu ise klasik ve modern dönemler arasındaki zihniyet değişimini göstermektedir. Makalenin hedefi, ilgili âyetin yorumlanma biçiminde görülen bu değişimi ortaya koymaktır. Bu maksatla klasik ve modern dönemde öne çıkan tefsir edebiyatına müracaat edilerek bahsi geçen âyete dair bu eserlerde yer alan görüşler tahlil edildi. Ayrıca Türkçe meâller de bu çerçevede incelendi. Çalışmanın özgün tarafı, incelediğimiz âyetin yorumlanma biçimindeki değişimi bir sorun olarak ele almasıdır. Zira bu sorun benzer çalışmalarda ele alınmamıştır. Dolayısıyla araştırmamız bu konudaki eksikliği gidermesi bakımından alana katkı sağlayacaktır.
Teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tefsir |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 25 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 26 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 15 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 1 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 16 Sayı: 2 |