Islam in the seventh century advanced the idea of sacred space and
boundaries right from its outset. Identifying from the beginning two regions
of divine archetype, namely around the Ka‘bah and al-Aqsa Mosque.
A third centre was latter incorporated after the migration to Madinah,
namely the Prophet’s Mosque, as the last space to be enshrined within the
Islamic creed. Sacred regions or sanctuaries were endorsed or established,
with mosques at its centre, as part of divine sanctification to the site and
region. The Haram region of Makkah will be investigated in this paper, in
addition to another broader region; the stations of mawaqit, in order to
map out the extent of the sacred and its boundaries.
İslam, kutsal mekân ve sınır düşüncesini yedinci yüzyılın başından itibaren
geliştirmiştir. Başlangıcından beri Kâbe ve Mescidi Aksa, iki kutsal model
olarak tanımlanır. ..üncü kutsal merkez, Medine’ye göç sonrası İslam
inancı içerisinde kutsal olarak kabul edilen son mekân, Mescidi Nebevi’dir.
Kutsal bölgeler ya da kutsal alanlar, ilahi takdisin bir yansıması olarak,
merkezinde caminin olduğu mekânsallıklar üretmiştir. Bölgelerarası
kutsal şehirler denebilecek, diğer coğrafyalarca bilinen ve kutsal seyahat
merkezleri olan mekânlar, Hıristiyanlık gibi diğer dinlerde de mevcuttur.
Mekke ve çevresi, tüm Arabistan’ın ilk dönem dinleri için hayati önemi
haizdi. İslam, Arz-ı Mukaddes dışında, kutsallığı daha önceki hiçbir bölge
için değil yalnızca Mekke için tasdik etti ve yeniden kurdu. İslam dinine
göre Mekke’nin kutsallığı, Hz. İbrahim’in monoteist inanç pratiklerine dayanan
bakiyeyi devralan pagan Araplarda da g.rülebilir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 14 Sayı: 2 |