1948'den bu yana Filistin topraklarına yerleşen ve yıllardır yayılmacı politikalarını sürdüren İsrail, bölgedeki Filistinlilere yaşam hakkı tanımıyor. Son olarak Hamas'ın 7 Ekim'de "Aksa Tufanı" adını verdiği saldırıda ölen ve rehin alınan İsraillileri gerekçe göstererek savaş ilan etti ve Gazze’de kırk dört bin kişiyi öldürdü. İsrail, rehineler geri alınana kadar bu savaşı sürdüreceğini ısrarla vurguluyor. Bu çalışma, 7 Ekim'den bu yana İsrail ile Filistin arasında yaşanan ve soykırım boyutuna ulaşan gerilimin İsrail medyasında nasıl bir söyleme dönüştürüldüğünü ortaya koymayı amaçlıyor. İsrail'in Filistin ile yaşadığı çatışmanın antisemitizm üzerinden bürokratik ve rasyonel bir şekilde sunulması, ana akım medyada İsrail'in mağdur ve eylemlerinin meşru gösterilmesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle 7 Ekim'den bu yana İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Biden’ın yanısıra İsrail Başbakanlık Ofisi ve İsrail Savunma Kuvvetlerinin resmi X hesaplarından attıkları tweetler Ekim-Kasım aylarıyla sınırlandırılarak söylem analizine tabi tutulacaktır. İsrail, İsrailli rehineler üzerinden insani duygulara hitap etmek için birçok sıfat kullanarak güvenliğinin tehlikede olduğunu ortaya koymaktadır. İsrail, geçmiş hassasiyetleri harekete geçirecek şekilde Hamas'ın yanı sıra IŞİD ve İran'ı da zikrederek radikal İslam tehdidine vurgu yapmıştır. İsrail, Hamas'ı “terörist, insan-hayvan” gibi etiketlerle insanlıktan çıkararak onlara yapılan her şeyi meşrulaştırmaktadır. Bu söylemsel arka plan ile moderniteye özgü bir sistematik vahşet uygulamaktadır. Böylece gerçeklik, İsrail'in sosyal medyada inşa ettiği söylemle çarpıtılmakta ve dünya kamuoyu Filistin meselesine İsrail'in inşa ettiği çerçeveden bakmaya zorlanmaktadır.
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde etik ilkelere uyulmuştur.
Israel, which has settled in Palestinian territories since 1948 and has continued its expansionist policies for years, does not recognize the right to life for Palestinians in the region. Most recently, Israel declared war and killed forty-four thousand people in Gaza, citing the deaths and hostage-taking of Israelis in what Hamas called the “Aqsa Flood” attack on October 7. Israel insists that it will continue this war until the hostages are taken back. This study aims to reveal how the tension between Israel and Palestine, which has reached the level of genocide since October 7, has been transformed into a discourse in the Israeli media. The bureaucratic and rational presentation of Israel's conflict with Palestine through antisemitism is effective in legitimizing Israel's victims and actions in the mainstream media. For this reason, since October 7, the tweets of B. B. Netanyahu and US President Joe Biden and the official X accounts of the Office of the Prime Minister of Israel and Israel Defense Forces will be subjected to discourse analysis, limited to October-November. Israel has used many adjectives to appeal to humanitarian sentiments over the Israeli hostages, demonstrating that its security is in danger. Israel emphasized the threat of radical Islam by mentioning ISIS and Iran in addition to Hamas in a way to mobilize past sensitivities. By dehumanizing Hamas with labels such as “terrorist, human-animal”, Israel legitimizes everything done to them. With this discursive background, it practices a systematic brutality unique to modernity. Thus, reality is distorted by the discourse constructed by Israel on social media and the world public opinion is forced to look at the Palestinian issue from the framework built by Israel
Ethical principles were followed during the preparation of this study.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din Sosyolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 21 Sayı: The Critique of Zionism |