Mevlâna is a Turkish-Islamic scholar who lived in the 13th century and contributed to Turkish culture with his works and the Mevlevi order, which was systematized after his death and existed until 1925. When Mevlâna felt the love of God in his heart during his lifetime, he performed Sema. Sema has been performed as a dhikr in Mevlevism, which was systematized after Mevlâna’s death, in Mevlevihanes. Mevlâna’s Sema was performed not in a programmed space or time, but depending on the exuberance of the emotions felt. The Mevlevis systematized the Sema in order to find this enthusiasm. The Sema Ceremony was structurally close to its present form in the 1460s, during the reign of Pîr Âdil Çelebi. Since Mevlâna saw leaving this world as an opportunity for the lovers to join the righteous, the day of Mevlâna’s death was called Şeb-i Arûs and Mevlâna has been commemorated by performing Sema on that day. In 1925, with the publication of the Law on the Closure of Dervish Lodges, the Sema performance was interrupted, but on the 673rd anniversary of Mevlâna’s death, Feridun Nafiz Uzluk gave a conference at the Konya Public House on Mevlâna’s place in Turkish cultural history. With the program organized by the Konya Turkish Nationalists Association in 1951, Mevlâna was again commemorated during the ihtifal week, and these programs brought about the freedom of Sema performance in the 1950s. This freedom was influenced by the approach of the political power of the period and the acceptance of Sema as a ritual in cultural form rather than a cult activity. With this acceptance, Şeb-i Arûs gained an official face. The participation of ministers, bureaucrats, senior officials of the state and representatives of foreign states in the ceremony reinforced this formality. In the light of all these, this study first examines the time period in which the Şeb-i Arûs Ceremonies in the history of the Republic of Turkey were institutionalized and the differences in the ceremonies. Then, the political and cultural functions of the ceremonies are discussed. With the institutionalization of the Şeb-i Arûs Ceremonies, it was observed that the political cultural line was followed in the speeches made by political identities before the performance. In this case, critical or propagandist attitudes were sometimes exhibited according to the content of the speeches. The cultural functions of the Şeb-i Arûs Ceremonies are nourished by the foundations of Mevlevism. The performance and meaning of the ceremony are related to Mevlevism. The composers of the rituals performed are Mevlevi artists. The Sema, which is the essence of the ceremony, is a spiritual ceremony that has been preserved in Turkish Sûfî culture for centuries and today has gained international visibility with the UNESCO Convention for the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage. Mevlâna Museum and Mausoleum draws attention with its material and spiritual support to the cultural function of the Şeb-i Arûs Ceremonies. What makes the Mevlâna Museum and Mausoleum important for the Şeb-i Arûs Ceremonies is the presence of Mevlâna’s tomb here. Many elements such as manuscripts, wooden artifacts, musical instruments exhibited in the museum support the Şeb-i Arûs Ceremonies in terms of representing Turkish culture. As a result, in this study, it has been emphasized that the Şeb-i Arûs Ceremonies have been reflecting many values of the Turkish nation such as emotion, thought, understanding, intuition and belief since the 13th century and that they continue to contribute to the formation, development and continuity of unity and solidarity today as in the past.
Mevlâna Şeb-i Arûs institutionalization political function cultural function.
-
Mevlâna 13. yüzyılda yaşamış, eserleriyle, vefatından sonra sistemleştirilen ve 1925 yılına kadar varlık gösteren Mevlevilik tarikatıyla Türk kültürüne katkıda bulunmuş bir Türk-İslam âlimidir. Mevlâna yaşadığı dönemde Tanrı’nın sevgisini gönlünde hissettiğinde sema yapmıştır. Sema, Mevlâna’nın vefatından sonra sistemleştirilen Mevlevilikte, Mevlevihanelerde bir zikir olarak yapılagelmiştir. Mevlâna’nın yaptığı sema programlanmış bir mekânda ya da zamanda değil hissedilen duyguların coşkunluğuna bağlı olarak icra edilmiştir. Mevleviler ise bu coşkunluğu bulmak amacıyla semayı sistemleştirmişlerdir. Sema Töreni yapısal olarak bugünkü formuna yakın hâlini Pîr Âdil Çelebi zamanında, 1460’lı yıllarda almıştır. Âşıklar için bu dünyadan ayrılmayı hakka kavuşma vesilesi olarak gören Mevlâna’nın vefat ettiği gün Şeb-i Arûs olarak adlandırılmış ve o günde sema yapılarak Mevlâna anılagelmiştir. 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun’un yayımlanmasıyla birlikte sema icrası sekteye uğrasa da Mevlâna’nın 673. vefat yıldönümünde, Feridun Nafiz Uzluk’un Konya Halkevi’nde Mevlâna’nın Türk kültür tarihindeki yerine dair verdiği konferansla bu tıkanıklık giderilmiştir. Konya Türk Milliyetçiler Derneği’nin 1951 yılında düzenlediği programla Mevlâna ihtifal haftasında yine anılmış, bu programlar 1950’li yıllarda sema icrasının serbestliğini beraberinde getirmiştir. Bu serbestliğe dönemin siyasi iktidarının yaklaşımı, semanın bir tarikat faaliyeti olarak görülmesinden ziyade, kültürel formda bir ritüel olarak kabul edilmesi etki etmiştir. Bu kabulle birlikte Şeb-i Arûs resmî bir çehre kazanmıştır. Törene bakanların, bürokratların, devletin üst yetkililerinin ve dış devletlerin temsilcilerinin katılımı bu resmiyeti perçinlemiştir. Tüm bunların ışığında bu çalışmada öncelikle Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki Şeb-i Arûs Törenleri’nin kurumsallaştığı zaman dilimi ve törene dair gerçekleşen farklılıklar irdelenmiştir. Daha sonra törenlerin politik ve kültürel işlevleri ele alınmıştır. Şeb-i Arûs Törenleri’nin kurumsallaşmasıyla icradan önce siyasi kimliklerin gerçekleştirdiği konuşmalarda siyasi kültürel çizginin takip edildiği görülmüştür. Bu durumda konuşmaların içeriğine göre bazı zamanlarda eleştirel tutumlar sergilenmiştir. Şeb-i Arûs Törenleri’nin kültürel işlevleri ise Mevlevîliğin temellerinden beslenmiştir. Törenin icrası ve anlam dünyası Mevlevilikle alakalıdır. İcra edilen ayinlerin bestekârları Mevlevi sanatkârlardır. Törenin özü olan sema ise Türk tasavvuf kültüründe asırlar boyunca muhafaza edilip 2008’de UNESCO Türkiye Millî Komisyonu’nun Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’yle uluslararası alanda görünürlük kazandırdığı manevi bir törendir. Mevlâna Müzesi ve Türbesi Şeb-i Arûs Törenleri’nin kültürel fonksiyonuna maddi ve manevi destek sağlaması yönüyle dikkat çekmektedir. Mevlâna Müzesi ve Türbesi’ni Şeb-i Arûs Törenleri için önemli kılan burada Mevlâna’nın kabrinin bulunmasıdır. Müze içinde sergilenen yazma eserler, ahşap eserler, musiki aletleri gibi pek çok unsur Türk kültürünü temsil etmesi bakımından Şeb-i Arûs Törenleri’ni desteklemektedir. Sonuç olarak bu çalışmada Şeb-i Arûs Törenleri’nin 13. yüzyıldan bu yana Türk milletinin duygu, düşünce, anlayış, sezgi, inanç gibi pek çok değerini yansıtmakta olduğu ve geçmişte olduğu gibi bugün de de birlik ve beraberliğin oluşumu, gelişimi ve devamlılığına katkı sağlamaya devam etmekte olduğu vurgulanmıştır.
Mevlâna Şeb-i Arûs kurumsallaşma politik işlev kültürel işlev
-
-
-
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |