Öz
Anonim halk kültürü ürünlerinden biri olan “Türkü”, gerek hikâyeleri gerek sözleri ve ezgileri ile milli kültürümüzün temeli olan folkloru (halk bilimi) en güzel biçimde ifade eden türlerdendir. Anadolu ve Ru- meli’nin hemen hemen her bölge ve yöresinde olduğu gibi, halkın bizzat yaşamış ya da tanıklık etmiş olduğu olaylara türküler yakılmış, hikâyeleri ve ezgileri dilden dile dolaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bazı türkülerin melodileri başka bir yöredeki türküyle benzerlik gösterirken, bazı türkülerin hikâyesi ya da sözleri bir başka türküyle benzerlik göstermektedir. Bu benzerlikler varyant olarak ifade edilmektedir. Bu varyantlaşma, bu tip bir türkünün etkili bir hikâye, söz ve ezgiye sahip olduğunun başlıca göstergesi olarak sayılabilir. Bu çalışmada, gerçek bir olay neticesinde yakılmış olan “Ay Deresi” türküsünün hikâyesi, sözleri, ezgisi, olayı yaşayan ve ilk ağızdan duyan kişiler ile görüşmeler yapılarak kayıt altına alınmış, nitel araştırma yöntemi kullanılarak durum tespiti yapılmıştır. Bununla birlikte, çalışmada, “Devrent (Derbent) Deresini Duman Bürüdü” ve “Dervent Deresi (Dudu)” adlı türkülerin varyantı olarak ele alınan “Ay Deresi” türküsünün, bu türküler ile olan benzerlik ve farklılıklarının ortaya konması üzerine odaklanılmıştır. Bu üç türkü, hikâye, söz ve ezgi özelinde karşılaştırmalı olarak analiz edilmiş ve konu ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Gerçekleştirilen çalışma neticesinde “Devrent (Derbent) Deresini Duman Bürüdü” ve “Dervent Deresi (Dudu)” adlı türkülere yeni bir varyant olarak değerlendirilen “Ay Deresi” türküsünün hikâye, söz ve ezgi özelindeki detaylar çalışma ama- cına uygun şekilde ortaya konmuştur. Söz unsuru dikkate alındığında; konu bakımından ölüm ve ayrılık temasını işliyor olması bu türkülerin ortak özelliği olup, on bir, on iki ve on üçlü hece ölçülerinde kaleme alındığı görülmüştür. “Ay Deresi” ve “Devrent (Derbent) Deresini Duman Bürüdü” türküleri hikâye bakımından ele alındığında, olayın geçtiği bölgenin sarp oluşu ve sert geçen kış mevsiminde, yoğun kar ve tipi sebebi ile hayatını kaybeden insanların olması yönünden benzerlik göstermektedir. Aynı zamanda, hikâye ve ezgi bakımından birbirlerinin varyantı olarak da nitelendirilmektedir. Türkülerdeki ezgi unsuru irdelendiğinde, Hüseyni ve Muhayyer makamı dizisinde olduğu görülmektedir. Dokuz ses, on ses ve on iki ses aralığında değişen bir genişliğe sahip olup, ritmik olarak da 2/4’lük ölçülerde notaya alınmıştır. Türkülerin, ezgi ve hikâyesi coğrafi olarak birbirine yakın iller olan Aydın, Denizli ve Burdur gibi yerleşimlerin kültürel bağlamda etkileşimleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Halkın yaşam şeklini, kültürel öğelerini ve müzikal estetiğini sözler, hikâyeler ve ezgilerle bir bütün içerisinde anlatan türküler, bu çalışmada da örneklendiği gibi, sözleri farklı ezgileri aynı ya da hikâyeleri benzer ezgileri farklı biçimde, birbirinin varyantı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Saha araştırmaları yapılarak, farklı türkülerin varyantları derlenebilir ve alana farklı çalışmalar sunulabilir.