“Kahve Yemen’den gelir” sözü Türk kahvesinin kaynağı hakkında bilgi verir ve bu malumat dilimize yerleşmiş bir türküde geçtiği için birçok kimse tarafından bilinir ancak kahvenin Yemen’den İstanbul’a izlediği rotada Mısır’ın önemli bir durak olduğu pek de bilinmez. Oysa Mısır’ın idarî merkezi Kahire ve diğer liman şehirleri kahve ticareti bakımından önemli duraklar, aynı zamanda kahvenin yoğun olarak tüketildiği mekânlardı. Osmanlı Devleti üzerine yapılan çalışmaların odağında genellikle Afrika medeniyet ve kültürleri bulunmadığından Osmanlı Devleti’nin Afrika’nın Akdeniz ve Kızıldeniz kıyılarına hükmettiği dönemlere ilişkin araştırmaların sayısı oldukça azdır. Yürütülen çalışmaların önemli bir kısmıysa tarih ve siyaset bilimi alanlarına katkı sağlamaktadır. Diğer bir deyişle, Osmanlı dönemi Afrika araştırmalarında özellikle kültürel çalışmalar ihmal edilmiş bir alandır. Ancak hem kahve ticaretinde kilit bir nokta olması hem de Türk kahvesinin farklı kültürlere tanıtımı açısından önemli bir rol oynaması nedeniyle Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürünün araştırılması, 2013’ten beri UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde bulunan “Türk kahvesi kültürü ve geleneği”ni anlamak adına önem arz etmektedir. Buna rağmen özelde Mısır, genelde anavatanı Afrika olan kahve kültürü üzerine yapılan araştırmalar sayıca çok azdır. Hâlbuki Evliya Çelebi Seyahatnamesi bu konuda eşsiz bir kaynaktır. 17. yüzyılda yaşamış ve Avrupa’dan Kafkaslar’a, Arabistan çöllerinden Mısır’a çeşitli coğrafyaları gezmiş ve gözlemlerini Seyahatname başlıklı eserinde bir araya getirmiş Evliya Çelebi’nin kahve ve kahvehane kültürü ile ilgili anlattıkları farklı bölgeler ve şehirler üzerinde çalışma yapan pek çok araştırmacıya kaynaklık edip konu olsa da kahvenin İstanbul’a ulaşmasında önemli bir durak olan Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürüne dair aktardıkları üzerinde duran bir çalışma bulunmamaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürünü etraflıca tasvir etmek üzere, kahvenin ortaya çıkışı ile ilgili anlatıları, kahve tüketimi üzerine dini görüşleri, kahvenin toplumun her kesimine hitap etmesi ve ulaşılabilir olmasını betimleyecek kadar örneği içermesi, kahve sunumunda dikkat edilen unsurlar ile kahvehanelerin işlevi ve yaygınlığını yansıtması bakımından benzersiz bir çalışmadır. Evliya Çelebi Mısır’ı gezerken neredeyse her durağında bir kahvehane saymış, büyük şehirlerdeki nispeten büyük kahvehanelerde düzenlenen eğlence meclisleri üzerinde durmuş, kahve kültürünün her kademeden insanın hayatında olduğunu gösteren betimlemeler yapmıştır. Bu yüzden alandaki eksikliği gidermek adına yapılan söz konusu çalışmada Evliya Çelebi Seyahatnamesi metni bir derleme olarak değerlendirilerek Mısır kahve ve kahvehane kültürü kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Makalede 17. yüzyılda yazılmış olan Seyahatname metni tarihsel olarak benzer dönemlerin eseri olan başka gezi yazıları ile de karşılaştırılmış, Evliya Çelebi’nin betimlemeleri arşiv belgeleriyle birlikte değerlendirilmiştir. Böylece toplumun her kesiminden insanın ulaşabildiği, türlü yasaklara ve kısıtlamalara rağmen benimsediği, yüzyılları ve sınırları aşarak bugün yine hayatımızın bir parçası olan bu içeceğin tarihsel serüvenindeki önemli bir boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
“Kahve Yemen’den gelir” sözü Türk kahvesinin kaynağı hakkında bilgi verir ve bu malumat dilimize yerleşmiş bir türküde geçtiği için birçok kimse tarafından bilinir ancak kahvenin Yemen’den İstanbul’a izlediği rotada Mısır’ın önemli bir durak olduğu pek de bilinmez. Oysa Mısır’ın idarî merkezi Kahire ve diğer liman şehirleri kahve ticareti bakımından önemli duraklar, aynı zamanda kahvenin yoğun olarak tüketildiği mekânlardı. Osmanlı Devleti üzerine yapılan çalışmaların odağında genellikle Afrika medeniyet ve kültürleri bulunmadığından Osmanlı Devleti’nin Afrika’nın Akdeniz ve Kızıldeniz kıyılarına hükmettiği dönemlere ilişkin araştırmaların sayısı oldukça azdır. Yürütülen çalışmaların önemli bir kısmıysa tarih ve siyaset bilimi alanlarına katkı sağlamaktadır. Diğer bir deyişle, Osmanlı dönemi Afrika araştırmalarında özellikle kültürel çalışmalar ihmal edilmiş bir alandır. Ancak hem kahve ticaretinde kilit bir nokta olması hem de Türk kahvesinin farklı kültürlere tanıtımı açısından önemli bir rol oynaması nedeniyle Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürünün araştırılması, 2013’ten beri UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde bulunan “Türk kahvesi kültürü ve geleneği”ni anlamak adına önem arz etmektedir. Buna rağmen özelde Mısır, genelde anavatanı Afrika olan kahve kültürü üzerine yapılan araştırmalar sayıca çok azdır. Hâlbuki Evliya Çelebi Seyahatnamesi bu konuda eşsiz bir kaynaktır. 17. yüzyılda yaşamış ve Avrupa’dan Kafkaslar’a, Arabistan çöllerinden Mısır’a çeşitli coğrafyaları gezmiş ve gözlemlerini Seyahatname başlıklı eserinde bir araya getirmiş Evliya Çelebi’nin kahve ve kahvehane kültürü ile ilgili anlattıkları farklı bölgeler ve şehirler üzerinde çalışma yapan pek çok araştırmacıya kaynaklık edip konu olsa da kahvenin İstanbul’a ulaşmasında önemli bir durak olan Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürüne dair aktardıkları üzerinde duran bir çalışma bulunmamaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi Mısır’daki kahve ve kahvehane kültürünü etraflıca tasvir etmek üzere, kahvenin ortaya çıkışı ile ilgili anlatıları, kahve tüketimi üzerine dini görüşleri, kahvenin toplumun her kesimine hitap etmesi ve ulaşılabilir olmasını betimleyecek kadar örneği içermesi, kahve sunumunda dikkat edilen unsurlar ile kahvehanelerin işlevi ve yaygınlığını yansıtması bakımından benzersiz bir çalışmadır. Evliya Çelebi Mısır’ı gezerken neredeyse her durağında bir kahvehane saymış, büyük şehirlerdeki nispeten büyük kahvehanelerde düzenlenen eğlence meclisleri üzerinde durmuş, kahve kültürünün her kademeden insanın hayatında olduğunu gösteren betimlemeler yapmıştır. Bu yüzden alandaki eksikliği gidermek adına yapılan söz konusu çalışmada Evliya Çelebi Seyahatnamesi metni bir derleme olarak değerlendirilerek Mısır kahve ve kahvehane kültürü kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Makalede 17. yüzyılda yazılmış olan Seyahatname metni tarihsel olarak benzer dönemlerin eseri olan başka gezi yazıları ile de karşılaştırılmış, Evliya Çelebi’nin betimlemeleri arşiv belgeleriyle birlikte değerlendirilmiştir. Böylece toplumun her kesiminden insanın ulaşabildiği, türlü yasaklara ve kısıtlamalara rağmen benimsediği, yüzyılları ve sınırları aşarak bugün yine hayatımızın bir parçası olan bu içeceğin tarihsel serüvenindeki önemli bir boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 17 Sayı: 130 |