Öz
Kültürel bellek toplumların nesilden nesile aktarımı sağlanan belleğini ifade eder. Kültür aktarımının sağlanabilmesi için pek çok etken söz konusudur. Bu etkenlerin en önemlilerinden biri mekândır. Özellikle belli bir mekâna bağlı olarak gelişme gösteren kültürel üretimler için mekân, hem kültüre ev sahipliği yapması hem de aktarımın gerçekleşmesi için uygun ortamı sağlaması nedeniyle önemli bir yerdedir. Bu çalışmada Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılan mezar yerlerinin Yunus Emre kültürel belleğinin kuşaktan kuşağa aktarımındaki yeri sorgulanmıştır. Yunus Emre (1240/41-1320/21) Türk kültürünün edebiyat, sanat, tarih ve müzik gibi pek çok alanına nüfuz etmiş önemli bir şahsiyetidir. Yaşadığı kabul edilen 13. yüzyıldan isminin ilim âleminde gündeme geldiği 20. yüzyıla kadar hakkındaki menkıbe ve şiirleriyle kısıtlı bir şekilde yazılı kaynaklarda, yaygın bir şekilde de sözlü kültür ortamında var olmuştur. 20. yüzyıldan günümüze kadar da pek çok akademik çalışmaya konu edilmiştir. Yunus Emre’nin mezarının nerede olduğu konusu Yunus Emre çalışmalarının cevapsız kalan alanlarından biridir. Türkiye’de Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılan 13 mezar yeri mevcuttur: Afyon (Sandıklı), Aksaray (Ortaköy ilçesinde Tapdık köyü ve Reşadiye köyünde), Bursa (Yıldırım), Eskişehir (Mihalıççık), Erzurum (Palandöken), Isparta (Keçiborlu, Gönen ve Güneykent), Karaman (Merkez), Konya (Doğanhisar), Manisa (Kula) ve Ordu (Ünye). Bu mezar yerlerinin Yunus Emre’ye ait olduğuna o yerin halkı tarafından inanılmaktadır. Mezar yerlerinin sahiplenilmesi çoğu zaman bu iller arasında tartışmalara neden olmaktadır. Bu yazıda yaklaşık bir asırdır tartışılagelen fakat cevapsız kalan “Yunus Emre’nin gerçek mezarı nerededir?” sorusu bir kenara bırakılarak “Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılan bu mezar yerlerinin kültür aktarımındaki yeri nedir?” sorusu gündeme getirilmektedir. Öncelikle 2017-2019 yılları arasında Yunus Emre mezarlarında gerçekleştirilen alan çalışmasına bağlı olarak mekânların güncel durumu ve kültürel üretimleri hakkında bilgi verilmiştir. Alan çalışmasından elde edilen veriler doğrultusunda Yunus Emre’ye ait kültürel belleğin bu mekânlarda nasıl yaşatıldığı ve bu mezarların kültür aktarımındaki rolünün ne olduğu sorgulanmıştır. Buna göre Yunus Emre mezarlarında kültür aktarımının anlatı, ritüel ve mekân boyutunda gerçekleştiği görülmüştür. Yunus Emre’nin yaygın bir şekilde sözlü kültürün anlatı ortamlarında varlığını sürdürmesi sözel belleğin kendini korumak için mekâna ihtiyaç duymasına neden olmaktadır. Mezar isnat etme şeklinde ortaya çıkan mekânların birer hafıza mekânı olarak işlev gördüğü, anlatı ve ritüellerin oluşmasına uygun ortamı sağladığı tespit edilmiştir. Her mekânın coğrafi konumu ve şartlarına uygun olarak kendine özgü yarattığı anlatıları, ziyaret ritüelleri ve anma günlerindeki uygulamalarıyla Yunus Emre’ye ait kültürel belleği yaşatma ve kuşaktan kuşağa aktarma işlevini yerine getirdiği görülmektedir. Yunus Emre’nin yazılı kültürdeki üretimleri yazı ile korunmakta iken sözlü kültürdeki üretimleri de kendisine isnat edilen ve halk tarafından sahiplenilen mezar yerlerinde korunmakta, yaşatılmakta ve aktarılmaktadır.