Öz
İletişim tarihi, uzun bir süre sesin ve sözün hâkimiyetinde kalmıştır. Bilginin yeni nesillere taşınabilmesi için ezberin ve tekrarın önemli olduğu bu dönemde, toplumun en yaşlısı veya geleneği temsil kabiliyetine sahip olan kişisi büyük saygı görmüş, insanlarca bilginin yegâne kaynağı olarak kabul edilmiştir. Lakin sözlü dönemin bilgi birikimi kişisel belleklerde saklı olduğu için insan yaşamının son bulması, taşıdığı bilginin de sona ermesi demekti. Sözlü dönemi takip eden süreçte yazının bulunmasıyla insanlık yepyeni bir kültür evrenine dâhil olmuş, artık kültürel birikimlerin saklanması ve gelecek nesillere güvenle aktarılması daha kolay bir hâl almıştır. Yazının teknolojiyle desteklenmesi anlamına gelecek olan matbaanın icadı ise, bilginin geniş coğrafyalarda hızla yayılmasını sağlamıştır. Akabinde Sanayi Devrimi, yazı ve matbaanın yarattığı değişimi daha ilerilere taşımış, özellikle XX. yüzyılla birlikte dijital çağın önünü açmıştır. Teknoloji ile kültürün kesiştiği bu dönemde fotoğraf, telefon, televizyon, bilgisayar gibi teknolojilerle tanışan geniş kalabalıklar, ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır. Bu süreçte eskinin tamamen terk edilmediği, sözün teknolojiyle birleştirildiği de görülmüştür. Sözlü kültürü dijital kültürle birleştiren teknolojik aletlerin başında televizyon gelmektedir. Ülkemiz televizyon yayıncılığıyla 1968 yılında tanışmış, büyülü kutu olarak anılan televizyon kısa sürede toplum hayatında önemli bir yer tutmaya başlamıştır. İlk dönemlerde yabancı film ve dizilerin Türkçe dublajlarıyla karşılaşan televizyon seyircisi, 1990’dan itibaren sözlü kültür ve edebiyattan beslenen yapımları daha çok izleme fırsatını yakalamış, içinde büyüdüğü sözlü geleneği televizyon aracılığıyla yeniden keşfetmiştir. Bu süreçte, sözlü kültürden büyülü kutuya taşınan kültürel unsurlardan biri de atasözleridir. Fakat televizyonda izleyiciyle buluşan atasözlerinin tamamı klasik atasözü formunda olmayıp bir kısmının senaristler tarafından üretildiği dikkati çekmektedir. Televizyon dünyası için üretilen atasözleri içerisinde güldürü sağlamak maksadıyla uydurulanlar olduğu gibi klasik atasözü formuna çok yakın olan, geleneksel söyleyişi yaşatan ve tarafımızdan icat edilmiş atasözleri olarak adlandırılan sözler de bulunmaktadır. Bu noktada “Hangimiz Sevmedik” dizisi, senaristler tarafından geleneksel forma uygun olarak icat edilmiş atasözleri bakımından hayli zengindir. Dizide 64 icat edilmiş atasözü tespit edilmiş olup bunlar başrol oyuncuları Adile ve Münir karakterlerinin ağzından izlerkitleye sunulmuştur. Burada ister istemez akla şu soru gelecektir: “Senaristlerce icat edilen bu sözlere birer atasözü demek doğru mudur?” Klasik bir atasözünde aranan “yüzyılların tecrübe veya gözlemlerine dayanma, doğruluğundan şüphe duyulmama, anonim olma” vasıfları bu sözlerde yoktur. Çünkü söyleyenleri bellidir ve yakın zamanda üretildikleri için genel geçerliklerinin test edilebileceği bir süreçten de henüz geçmemişlerdir. Diğer taraftan “bir hüküm bildirme, hayat görüşünü veya olaylar/ durumlar karşısındaki tavrı ifade etme, akılda kalması kolay olsun diye söz sanatlarına dayanma, bilgece tasarlanmış kısa ve özlü sözler olma” özelliklerini harfiyen yansıttıkları görülmektedir. Bu noktada, ilgili 64 sözün atasözü formuna uymayan taraflarına yoğunlaşacak ve klasik atasözlerinin geçirdikleri değişim evrelerini hatırlayacak olursak mesele farklı bir hâl alacaktır: En eski atasözlerinin zamanla söyleyenleri unutularak anonimleştikleri; genel geçerliklerinin ise sonraki yıllarda tecrübe veya gözlem yoluyla test edildiği bilinmektedir. Bahse konu olan 64 söz için de benzer bir sürecin yaşanması beklenebilir. Kaldı ki dizideki 64 icat edilmiş sözden 27’si sosyal medyada yüzlerce kişi tarafından yeniden-paylaşım, beğeni veya yorum yoluyla gündemde tutulmuş; sözlerin çoğunlukla kaynağı belirtilmeden paylaşılması yoluyla, şimdiden anonimleşmenin ve halka mâl olmanın ilk adımı atılmıştır. Ayrıca paylaşımlara yapılan yorumlar, senaristler tarafından icat edilen sözlerin insanlarda gerçeklik hissi uyandırdığını ve klasik bir atasözü gibi sahiplenildiğini de göstermektedir. Bu durumda bahse konu olan 64 sözü birer atasözü, hiç olmazsa icat edilmiş atasözü olarak görmek ve mevcut durumu, televizyon aracılığıyla sözlü kültürün yeniden-üretimi olarak yorumlamak mümkündür. Bu çalışmada, “Hangimiz Sevmedik” dizisindeki icat edilmiş 64 sözün anlam evreni ele alınmış, bu sözlerin klasik atasözü formuna uygun olup olmadıkları irdelenmiş ve halkta bir karşılık bulup bulmadıkları sosyal medya paylaşımları üzerinden sorgulanmıştır.