Öz
Toplumsal dilbilimin bir parçası olan örtmeceler, geçmişten günümüze her toplumda görülen bir olgudur. Örtmeceler; yasaklı veya söylenmesi hoş karşılanmayan kelime ve ifadelerin sosyal dokuya zarar vermeden kullanılmasını sağlar. Bu bakımdan örtmeceler, sosyal hayatta önemli bir işlev görür. Örtmecelerin bu işlevi onların tabulardan beslenmesi ile ilgilidir. Sosyal hayata yön veren unsurlardan biri olan tabular, kendini çoğu zaman dilde de gösterir. Tabunun dile yansımış biçimi olan örtmeceler; özellikle ölüm, cinsellik, din ve hastalık gibi toplum tarafından belli ritüelleri ve yasakları olan olaylarda kendini gösterir. Özellikle ölüme bağlı örtmeceler, ilkel toplumlardan günümüz modern toplumlarına değin çok da değişmemiştir. Sadece zaman zaman şeklen değişikliğe uğramıştır. Freud, Totem ve Tabu kitabında bu durumu psikoanalitik bir bakış açısıyla irdelemiş ve ölümle ilgili tabuların dile de yansıdığını belirtmiştir. Dile yansıyan bu tabular, Türk lehçelerinin sözlü ve yazılı edebiyatında örtmeceler yoluyla karşımıza çıkmıştır. Zengin bir örtmece literatürü olan Türk lehçelerinde özellikle ölüm ve buna bağlı unsurlar etrafında oluşan örtmeceler son derece çeşitlidir ve bunlar farklı bilimsel yazılarda kaleme alınmıştır. Bu durum sadece çağdaş Türk lehçeleri için değil, tarihî Türk lehçeleri için de geçerlidir. Daha Eski Türkçe döneminde mevcut kaynaklar dahilinde öl- fiili için adrıl-, alkın-, arıl-, arta-, boguzlan-, kaç-, kal-, kamıl-, kergek bol-, öl-, tınsıra-, tor-, tüş-, uç-, üzül-, yit-, yitlin-, yod-, yo:k bol- gibi ifadelerin kullanılması zengin bir örtmece varlığının açık göstergesidir. Çağdaş Türk lehçelerine gelince doğrudan ölümle ilgili örtmecelerin işlendiği çok sayıda bilimsel yazı yazılmış olsa da Türkiye Türklerine ve Türkçesine pek çok yönden oldukça yakın bir topluluk olan Gagauzlarda ve Gagauz Türkçesinde, şimdiye değin ölüm ile ilgili örtmecelere değinilmemiştir. Aslında Ortodoks Hristiyanlığı benimsemiş bir Türk topluluğu olan Gagauzlarda ölüm ve buna bağlı inanışlar, tabular son derece eskidir. Hristiyanlık öncesine kadar giden ölümle ilgili inanışların ve tabuların, Gagauzların Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmesinden sonra da devam ettiği görülür. Bu geçişler doğal olarak örtmecelere de yansımıştır. Fakat Gagauzlarda genel olarak örtmeceleri, özelde de ölüm ile ilgili örtmeceleri tespit etmek oldukça güçtür. Bunun nedeni yazılı kaynakların az olması, Gagauz folkloru üzerine araştırmaların arzu edilen seviyede olmamasıdır. Elbette buna yazı dilinin geç bir dönemde oluşturulması da eklenebilir. Neyse ki son zamanlarda Gagauz folkloru üzerine yapılan çalışmalarda ölüm ve buna bağlı inanışların irdelendiği birtakım çalışmalar bulunmaktadır. Buradan bazı veriler çıkarmak artık mümkündür. Yine de bu eserlerde ölüm ile ilgili örtmeceler ayrı bir kategori olarak incelenmemiştir. Bu yüzden doğrudan sahadan alınacak verilerin kullanılmasının gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Gagauzlardaki örtmecelerde dikkat çeken bir husus da kullanılan bazı sözcüklerin İslamî kökenli olmasıdır. Fakat bu İslamî kökenli sözcükler Gagauzların bağlı bulunduğu Ortodoks Hristiyanlık teolojisine göre yeniden kavramsallaştırılmıştır. Bunlar içinde can, Allah, şaraat (şeriat), zeet (eziyet) vb. sözcükler bulunmaktadır.