Öz
İnsanoğlunun yeryüzündeki yaşantısı başladıktan sonra ortaya koyduğu ilk planlı, teşkilatlı ve örgütlü
faaliyetlerden birisi ticarettir. Çünkü insan, yapısı gereği bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilen bir varlık
değildir. Hayatta kalması için diğer insanların ürettiklerine de ihtiyaç duymaktadır. Ticaretin, mesleklerin ve
para akışının da doğuşuna vesile olan bu ihtiyacı karşılamak için dünyanın her yerinde insanlar farklı organizasyonlar geliştirmişlerdir. Türklerin Anadolu ve çevresinde geliştirdiği Ahilik teşkilatı ve bu teşkilat içerisinde zanaatkârlar geçmiş dönemlerde Türk insanının ihtiyacı olan bütün mal ve hizmetleri el emeği yoğun bir çalışma şekliyle karşılamışlardır. Ancak bu zanaatlar ve onları icra eden zanaatkârların faaliyetlerini sadece ticari faaliyetler olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü bu faaliyetlerin çevresinde çok zengin bir somut ve somut olmayan kültürel miras da oluşmuştur. Bu çalışmanın amacı insanların ilk üretim biçimlerinden birisi
olan ve el emeği yoğun bir üretim sürecine sahip olan zanaatlar içerisinde yok olmaya en yakın beş tanesinin
Bayburt il merkezindeki durumunu incelemektir. Bu incelemeyi yapabilmek için nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ve saha araştırması yöntemleri kullanılmıştır. Saha araştırmasında da gözlem ve mülakat
teknikleri kullanılmıştır. Daha sonra elde edilen veriler ilgili literatür ışığında incelenerek, diğer büyük illere
göre hala bir nebzede olsa geleneksel hayatın devam ettiği Bayburt ilinde dahi zanaatların ve zanaatkarların
modern zamanın sanayi ve ticaret gücü ile rekabet edemediği ve yok olmaya yüz tuttuğu tespit edilmiştir. Bu
tespitin ortaya koyduğu durum sadece bazı zanaatların yok olması demek değildir. Bu zanaatı icra eden zanaatkârların mesleğin öğrenilmesinden icrasına, halka satışından esnaflar arasındaki meslek hukukuna kadar sahip oldukları çok geniş kapsamlı bir geleneksel bilginin de gelecek kuşaklara aktarılamayarak yok olmaya başladığı görülmektedir. UNESCO’nun çeşitli sözleşmeler çerçevesinde somut olmayan kültürel miras listesinde kabul ettiği ve milli kültürü oluşturan önemli nüvelerden birisi olan mesleki bilgilerin yok olması aynı
zamanda genelde ülkemizde özelde de Bayburt’ta somut olmayan kültürel mirasımızı geleceğe aktarma
konusunda çok büyük problemlerle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Bugün ülkemizde amatörler,
müzeler ve çeşitli kurumlar tarafından zanaatların somut çıktıları olan ürünler çoğu bağlamından kopuk bir
şekilde de olsa koruma altına alınıp saklanmaktadır; ancak bu zanaatların sahip olduğu kültürel değeri yaşatabilmek için sadece materyal saklamak yeterli değildir. Materyallerin üretim sürecinin bağlamı ile birlikte
yaşatılması gereklidir. Ancak bu şekilde mesleki bilginin içerisinde yer alan kültürel kodlar geleceğe aktarılabilir ve dünya kültür mirasına kazandırılabilir. Çalışmanın dikkat çektiği husus da Bayburt ilinde geç kalınması durumunda mesleklerinin son temsilcileri olan zanaatkârlar ile birlikte bu somut olmayan kültürel mirasın
yok olacağıdır. Bu konuda özellikle il bazındaki resmi kurumların üniversitede istihdam edilen uzmanların ve
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun da paydaş olduğu projelerle bu süreci tersine çevirebileceğine de
dikkat çekilmiştir.