The minstrels, who greatly contributed to the formation and shaping of the national culture, played an exceptional role in keeping this tradition alive and carrying it on to the future. The epic and folk narratives from the minstrelsy tradition is a very important heritage in terms of reflecting national culture and history. The recitation of these literary genres in which verses are often used requires really good memory. We should be grateful to minstrels that such epic and folk narratives have been passed on from generation to generation and have reached the present day. The minstrels recited these literary genres combining elements of music, poetry, prose and theatre. The golden age of the minstrel art within the Turkic cultural geography was in the 16th-17th centuries, and especially many folk narratives appeared in the 19th century. The Azerbaijani minstrelsy tradition, which includes regions such as Irevan, Goyçe, Borçalı, Karabağ, Şirvan, Derbent, as well as Karadağ-Tebriz, Urmiye, Horasan, Kaşkay, Zencan, Save, is an important cultural treasure of Turkish folk literature. Göyçe, one of the important centers of the Azerbaijani minstrelsy tradition in the 19th century, brought great masters such as Ak Ashik (Allahverdi), Ashik Ali and AshikAlesker to the Azerbaijani Turkish minstrelsy tradition. Ashik Ali from Göyçe is known as one of the longest-lived minstrels who was born at the beginning of the 19th century. The widest information about the life and artistic activities of the minstrel is contained in the folk narrative called "Âşık Ali’nin Türkiye Seferi" (Ashik Ali’s Journey to Türkiye). The existence of versions and variants characteristic for epics and folk tales is valid for this literary work as well. Three texts of "Âşık Ali’nin Türkiye Seferi" were identified by us, and the term "variant" is used in our study for these three texts, which are not very similar to each other. So far, only one option has been mentioned on this subject, and no comparisons have been made between the three options we have discussed. According to the edition year, the first of the variants was narrated by Ashik Imran Hasanov and Ashik Mahmud Memmedov, the second by Ashik Hacı Bayramov and the third by Ashik Gulu. In our study, information about Ashik Ali has been given and in order to introduce the narratives, a detailed summary of the first variant published in the Cyrillic alphabet has been provided. The variants have been named after the minstrels who narrated them, the differences between the three variants and new information have been identified, based on which their main features have been explained. In order to enable us to see the differences between the variants more clearly and to introduce the verse part that is an important basic element of the narrative, the poem "Ağrı Dağı" has been studied separately. In the narrative that mentions Ashik Ikbal (Yığval) and Ashik Esmer from Türkiye there are also references to such regions as Agri, Iğdır, Kağızman, Kars, Sarıkamış, Erzurum, Muş and Istanbul. From this narrative, we can also see that Ashik Ali knew such masters as Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Ashik Ömer, Ashik Emrah, Öysüz Dede, Kayıkçı Kul Mustafa, Kul Mehmet, Kul Himmet and Ashik Hasan and knew their poems by heart. In this direction, the other aim of the study is to draw attention to the close ties of the minstrelsy tradition of Azerbaijan and Türkiye in the 19th century in the context of "Âşık Ali’nin Türkiye Seferi" (Ashik Ali’s Journey to Türkiye).
Millî kültürün inşa edilmesinde ve şekillenmesinde önemli hizmetleri olan âşıklar, bu geleneğin yaşatılarak geleceğe taşınmasında müstesna rol oynamışlardır. Âşıklık geleneğinde destan ve halk hikâyeleri; millî kültürü ve tarihi yansıtması bakımından oldukça önemli bir mirastır. Manzum parçaların sıkça kullanıldığı bu edebi türlerin anlatılması, çok güçlü bir hafıza gerektirmektedir. Destan ve halk hikâyelerinin kuşaktan kuşağa intikal ederek günümüze ulaşmasını, âşıklara borçluyuz. Âşıklar; musiki, nazım, nesir ve tiyatro sanatı unsurlarını birleştirerek kendi sanatlarını icra etmişlerdir. 16.-17. yüzyıllarda Türk kültür coğrafyalarında altın dönemini yaşayan âşıklık sanatı, özellikle 19. yüzyılda pek fazla halk hikâyeleri ortaya çıkarmıştır. İrevan, Göyçe, Borçalı, Karabağ, Şirvan, Derbent muhitlerinin yanı sıra Karadağ-Tebriz, Urmiye, Horasan, Kaşkay, Zencan, Save gibi bölgeleri de kapsayan Azerbaycan âşıklık geleneği, Türk halk edebiyatının önemli bir kültür hazinesidir. 19. yüzyılda Azerbaycan âşıklık geleneğinin önemli merkezlerinden biri olan Göyçe, Azerbaycan Türk âşıklık geleneğine Ak Âşık (Allahverdi), Âşık Alı ve Âşık Alesker gibi dev üstatlar kazandırmıştır. Göyçeli Âşık Alı, 19. yüzyıl başlarında dünyaya gelen ve en uzun ömürlü sa-natkârlardan biri olarak bilinmektedir. Âşığın hayatı ve sanatsal faaliyeti ile ilgili en fazla bilgi, “Âşık Alı’nın Türkiye Seferi” adlı halk hikâyesinde yer almaktadır. Destan ve halk hikâyelerinde görülmekte olan farklı versiyon ve varyantlaşma, bu eser için de geçerlidir. “Âşık Alı’nın Türkiye Seferi”nin üç metni tarafımızca tespit edilmiş ve birbirine fazla benzemeyen bu eş metinler için çalışmamızda varyant terimi kullanılmıştır. Şimdiye kadar konuyla ilgili tek varyanttan bahsedilmiş ve ele aldığımız üç varyant arasında mukayeseler yapılmamıştır. Kullandığımız baskı yılına göre varyantlardan birincisi, Âşık İmran Hasanov ve Âşık Mahmud Memmedov; ikincisi, Âşık Hacı Bayramov; üçüncüsü ise Âşık Gulu tarafından anlatılmıştır. Çalışmamızda; Âşık Alı hakkında bilgi verilmiş, hikâyenin tanıtılması için Kiril alfabesiyle yayınlanan birinci varyantın ayrıntılı özeti çıkarılmıştır. Varyantlar, onları anlatan âşıkların adıyla adlandırılmış, her üç varyant arasındaki farklar ve yeni bilgiler tespit edilerek başlıca özellikleri açıklanmıştır. Varyantlar arasındaki farkları daha net görebilmemizi sağlaması ve hikâyenin önemli temel unsuru olan nazım parçalarını temsil etmesi adına “Ağrı dağı” şiiri, ayrıca incelenmiştir. Türkiye’deki Âşık İkbal (Yığval) ve Âşık Esmer’den bahsedilen hikâyede; Ağrı, Iğdır, Kağızman, Kars, Sarıkamış, Erzurum, Muş ve İstanbul gibi bölgelerin adı geçer. Eserde, Âşık Alı’nın; Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Âşık Ömer, Âşık Emrah, Öysüz Dede, Kayıkçı Kul Mustafa, Kul Mehmet, Kul Himmet, Âşık Hasan gibi üstatlardan haberdar olduğu ve onların şiirlerini ezbere bildiği görülmektedir. Bu doğrultuda çalışmamızın bir diğer amacı, “Âşık Alı’nin Türkiye Seferi” bağlamında 19. yüzyılda Azerbaycan ve Türkiye âşıklık geleneğinin yakın bağlarına dikkat çekmektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 18 Sayı: 138 |