Ekonomi ve müze kelimelerinin birleşiminden oluşan ekonomüze kavramı, zanaatkârların merkezde rol aldığı bir müze türünü ifade etmektedir. Kanada’nın Quebec kentinde ortaya çıkan ve özellikle Kanada ve Kuzey Avrupa’da yaygınlaşan bu müze türünün günümüzde yüzden fazla örneği bulunmaktadır. Bu müzeler, ürünleri sergilemenin ve korumanın yanı sıra ürünlerin zanaatkârlar tarafından deneyim ve usta-lıkla nasıl üretildiğini ve müzede zanaatkârla eserin birlikte var olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekmektedir. Ekonomüzelerde zanaatkârların geleneksel bilgi ve becerilerini uygulamalı şekilde sunabil-mesi ve aktarması için sergilere ek olarak atölye ve eğitim çalışmaları yürütülmektedir. Bu durum zanaat-kârların görünürlüğünü artırmakta ve toplumda bu konuda farkındalık yaratılmasını sağlamaktadır. Diğer yandan zanaatkârların atölye çalışmaları ve satış mağazaları ile gelir elde etmelerine de yardımcı olarak hayatlarını ve mesleklerini sürdürmeleri için yeni bir alan açmaktadır. Müze ve işletme modelini birleştiren ekonomüzeler, zanaatkârların müze ortamında yeni zanaatkârları yetiştirmesini ve geleneksel bilgi aktarı-mını teşvik etmektedir. Buna ek olarak geleneksel teknikler kullanılarak ürünlerin yeniden yorumlanması-nın, günümüze uyarlanmasının ve yeni tasarımların hayata geçirilmesinin de önünü açmaktadır. Bu makale-nin amacı, yeni bir müze türü olan ekonomüzelerin zanaatkârların mesleklerini sürdürmeleri için nasıl bir alan sağladığını tartışmak ve aynı zamanda sorunlu yönlerini de ele almaktır. Makale, Türkiye’de benzer sistemle işletilen ancak henüz ekonomüze adını taşımayan müzelere bu müze türünü model olarak önermeyi ve usta-çırak ilişkisini güçlendirmek için nasıl yeni bir yöntem olarak kullanılabileceğini göstermeyi amaç-lamaktadır. Bu bağlamda öncelikle ekonomüze teriminin ortaya çıkış süreci incelenecek ve amaçları sorgu-lanacaktır. Ekonomüzelerin disiplinlerarası çalışma alanları, iç ve dış tasarımının özellikleri ve kuruluş şartları değerlendirilecektir. Bu müzelerde zanaatkârın ve ziyaretçinin rolü üzerinde durulacak ve zanaat-kârın geleneksel yöntemleri kullanırken zanaatını nasıl sürdürdüğü, günümüzü yansıtan yeni üretimleri ve tasarımları nasıl hayata geçirdiği uygulamalar üzerinden yorumlanacaktır. Bu bağlamda müzelerde zanaat-ların sergilenmesinde ürünle birlikte üreten kişiye de yönelen dikkat müzecilik açısından ele alınacaktır. Zanaatkârların envanterlenmesini sağlayan bu sistem, bütüncül koruma yaklaşımı ve atölye kullanımı açı-sından da değerlendirilecektir. Ayrıca ekonomüzelerin gelir elde etme yöntem ve teknikleri incelenecek, Milletlerarası Müzeler Konseyinin (ICOM) bu konuya bakışı ile ekonomüzelerin uygulamaları kimi zaman uyuşan kimi zaman da çatışan yönleri dikkate alınarak tartışılacaktır. Sorunlu olabilecek alanlar için ise çözüm önerileri sunulacaktır. Ekonomüzelerin çalışma alanını somut olmayan kültürel mirasın beş alanından biri olan el sanatları geleneği oluşturmaktadır. Bu bakımdan ekonomüzelerin somut olmayan kültürel mirası koruma yaklaşımları ve uygulamaları üzerinde de durulacak ve bu müze türünün somut olmayan kültürel miras müzeciliği bağlamında nasıl değerlendirilebileceği açıklanacaktır. Sonuç olarak ekonomüzelerin zanaatkârların mesleklerini sürdürmeleri için müzeler aracılığıyla yeni bir alan açtığı, usta-çırak ilişkisine katkı sağladığı, kültür turizmini canlandırdığı ve yerel kalkınmayı desteklediği söylenebilir.
The term “economuse,” a combination of the words ‘economy’ and “museum,” refers to a type of museum in which artisans play a central role. This type of museum, which originated in Quebec, Canada, and has become widespread in Canada and Northern Europe, now has over a hundred examples. These museums are notable for not only displaying and preserving products but also demonstrating how they are produced with skill and expertise by artisans, and for showcasing the coexistence of artisans and their works within the museum. In addition to exhibitions, workshops and educational activities are conducted in economuse-ums to enable artisans to present and transmit their traditional knowledge and skills in a practical way. This increases the visibility of artisans and raises awareness in society about this issue. On the other hand, it also helps artisans earn income through workshop activities, and sales stores, opening up a new area for them to continue their lives and professions. Economuseums, which combine the museum and business models, encourage artisans to train new artisans in the museum environment and promote the transmission of tradi-tional knowledge. In addition, it paves the way for the reinterpretation of products using traditional tech-niques, their adaptation to the present day, and the realization of new designs. The purpose of this article is to discuss how economuseums, a new type of museum, provide a space for artisans to continue their profes-sions and to address their problematic aspects. The article aims to propose this type of museum as a model for museums in Türkiye that operate under a similar system but do not yet bear the name “economuseum,” and to show how it can be used as a new method to strengthen the master-apprentice relationship. In this context, the emergence of the term “economuseum” will first be examined, and its objectives will be ques-tioned. The interdisciplinary fields of work, internal and external design features, and establishment condi-tions of economuseums will be evaluated. The roles of artisans and visitors in these museums will be empha-sized, and how artisans continue their craft using traditional methods and bring new productions and designs reflecting the present day to life will be interpreted through applications. In this context, the attention given to the producer as well as the product in the exhibition of crafts in museums will be addressed from a muse-ological perspective. This system, which enables the inventory of artisans, will also be evaluated in terms of a holistic conservation approach and workshop use. In addition, the methods and techniques used by economuseums to generate income will be examined, and the views of the International Council of Muse-ums (ICOM) on this subject will be discussed, taking into account the aspects of economuseums' practices that sometimes coincide and sometimes conflict. Solutions will be proposed for areas that may be problemat-ic. The field of work of economuseums is the tradition of handicrafts, which is one of the five domains of intangible cultural heritage. In this regard, the approaches and practices of economuseums in safeguarding intangible cultural heritage will be discussed, and how this type of museum can be evaluated in the context of intangible cultural heritage museology will be explained. In conclusion, it can be said that economuseums open up new opportunities for artisans to continue their professions through museums, contribute to the master-apprentice relationship, revitalize cultural tourism, and support local development.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Somut Olmayan Kültürel Miras |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mart 2025 |
Kabul Tarihi | 31 Ağustos 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 19 Sayı: 147 |