Coexistence with differences is a problem as ancient as human history.
Religious freedom is a solution to this problem. Hostile relations between members of
different religions against each other or between sects, cults and movements within the
same religion arising from different interpretations have always remained up to date. It is
the Christian churches that institutionalized the intolerance of freedom of religion and the
problems that arose in this area and caused them to persist for centuries. Their taking
upon monopoly on bringing redemption to humanity, their use of violence as a religious
tool for this purpose, and their dogma that there cannot be a belief system other than the
religion of the king in a state have created an obstacle to freedom of religion, and the
struggles in this field have continued for more than fifteen hundred years. Humanity owes
much to Muslims in this regard. It is possible to say that one of the most unique practices
of the Islamic civilization established in the lands acquired through conquests was the
freedom of religion as a requirement of respect for beliefs. In the dhimma treaties made
with the inhabitants of the conquered lands, provisions on freedom of religion were
explicitly included. In fact, this is a command of the Holy Qur'ān and a requirement of the
Prophet's exemplary practices. In this study, the view of freedom of religion in
Māverāunnehr (Transoxiana), which is one of the most important geographies in the
history of fiqh, especially in the Hanafi sect, will be discussed. The concepts of jihād and
conquest (fetḥ), and the issue of punishment for apostasy (irtidād), which are especially
on the agenda when it comes to freedom of religion, will also be discussed.
Māverāunnehr (Transoxiana) Freedom of religion Christian churches Conquest Jihād Apostasy
Farklılıklarla bir arada yaşama insanlık tarihi kadar kadim bir problemdir. Din hürriyeti, bu sorunun bir türüdür. Farklı din mensuplarının birbirlerine karşı ya da aynı din içinde farklı yorumlardan kaynaklanan mezhepler, tarikatlar ve akımların kendi aralarındaki hasmâne ilişkiler her zaman güncelliğini korumuştur. Din özgürlüğüne dair hoşgörüsüzlüğü ve bu alanda oluşan sorunları kurumsallaştıran ve asırlarca sürmesine neden olan Hıristiyan kiliseleridir. İnsanlığı kurtuluşa getirmeyi kendi tekelinde görmeleri, bunun için şiddeti dini bir araç olarak kullanmaları ve bir devlet içinde kralın dini dışında bir inanç sistemi olamıyacağına dair dogmaları din özgürlüğü önünde bir engel oluşturmuş ve bu alandaki kavgalar bin beş yüz yıldan fazla devam etmiştir. Bu konuda insanlık müslümanlara çok şey borçludur. Fetihler yoluyla elde edilen topraklarda kurulan İslam medeniyetinin en özgün uygulamalarından birisinin inançlara saygının gereği olan din hürriyeti olduğunu söylemek mümkündür. Fethedilen toprakların ahalisi ile yapılan zimmet antlaşmalarında din özgürlüğüne dair hükümlere açık biçimde yer verilmiştir. Esasen bu Kur’ân-ı Kerim’in emri ve Hz. Peygamberin örnek uygulamalarının da bir gereğidir.
Bu çalışmada fıkıh tarihinin özellikle Hanefî mezhebinin en önemli coğrafyalarından birisi olan Mâverâünnehir’de din hürriyetinin görünümü ele alınacaktır. İnanç özgürlüğü söz konusu olduğunda özellikle gündeme gelen cihat ve fetih kavramları, mürtede uygulanan ceza meselesine de değinilecektir.
Mâverâünnehir Din hürriyeti Hristiyan kiliseleri Fetih Cihad İrtidad
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 2 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 19 |