Belâgat, sözün anlamlı, yerinde ve fasih bir şekilde kullanılması olarak tanımlanır ve dil âlimlerine göre ancak dil kurallarına uygun, düzgün cümlelerde ortaya çıkar. Bu ilim dalı, özellikle Kur'an'ın mucizevi yönünü açıklamak ve desteklemek amacıyla gelişmiştir. Belâgat, Sekkâkî’nin "Miftâhu’l-‘ulûm" adlı eseriyle meânî, beyân ve bedî' olmak üzere üç ana dala ayrılarak sistematik bir yapıya kavuşmuştur. Sekkâkî’den sonra bu alanda öne çıkan isimlerden biri de Yahya b. Hamza el-Alevî’dir. Alevî, "et-Tırâzu’l-müteżammin li-esrâri’l-belâġa ve ‘ulûmi hakâiki’l-iʽcâz" adlı eserinde kelam ve edebiyat ekollerini bir araya getirerek bu ilmin konularını detaylı bir şekilde inceler ve tartışır. Bu çalışmada Alevî’nin haber cümlesi ve isnâd konularını ele alış biçimi ve analiz yöntemleri incelenmektedir. Alevî, bazı belâgat âlimlerinin haber cümlesine dair tanımlarını eleştirir ve bu tanımların kısır döngü oluşturduğunu ve mantık kurallarına aykırı olduğunu savunur. Alevî, isnâd kavramını üç ana başlık altında değerlendirir: Zatî itibarıyla isnâd, haber veren itibarıyla isnâd ve ihtimal itibarıyla isnâd. Bu ayrımlar, bir cümlenin anlamını ve bağlamını açıklamada kritik bir role sahiptir. Ayrıca Alevî’nin bir fiilin fâile isnâdını dil bilgisel ve anlam açısından ele alarak üç farklı kategoriye ayırması, onun özgün bir düşünce yapısını ortaya koyduğunu gösterir.
Balāgha is defined as the use of speech that is meaningful, appropriate, and eloquent, and according to linguistic scholars, it manifests only in correct sentences that adhere to linguistic rules. This discipline emerged particularly to explain and support the miraculous nature of the Qur'an. Balāgha gained a systematic structure with Sekkākī's (d. 626/1229) work "Miftāḥ al-ʿUlūm," where it was divided into three main branches: maʿānī ,bayān and badīʿ. After Sekkākī, one of the prominent figures in this field was Yaḥyā b. Ḥamza al-ʿAlawī (d. 749/1348). In his work, "al-Tirāz al-Mutaḍammin li Asrār al-Balāgha wa ʿUlūm Ḥaqāʾiq al-Iʿjāz," al-ʿAlawī brings together the theological and literary schools to thoroughly analyze and discuss the topics of this discipline.This study examines al-ʿAlawī’s approach and methods of analysis concerning declarative sentences and the concept of isnād. Al-ʿAlawī critiques the definitions provided by some balāgha scholars regarding declarative sentences, arguing that these definitions lead to circular reasoning and contradict logical principles. He evaluates the concept of isnād under three main headings: attribution in its essence (isnād ẓātī), attribution based on the speaker (isnād bi-iʿtibār al-mukhbir), and attribution based on possibility (isnād bi-iḥtimāl). These distinctions play a critical role in explaining the meaning and context of a sentence. Furthermore, al-ʿAlawī's categorization of attributing an action to its subject into three different categories from grammatical and semantic perspectives demonstrates his original approach to thought.
Arabic Language and Rhetoric Meânî Declarative sentence Isnâd al-Tirāz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arap Dili ve Belagatı |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 29 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 6 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 19 |