Doğu Akdeniz’in ve Türkiye’nin uğrak liman şehirlerinden Antalya, Ortaçağ boyunca da bu kim- liğiyle ön plana çıkmış, pek çok kültürel ve ekonomik gelişmeye ev sahipliği yapmıştır. Bu minvalde XIII. yüzyıl başlarında dönemin söz sahibi güç merkezlerinden Türkiye Selçuklularının da öncelikli hedeflerinden birisi olmuştur; ilki 1207, diğeri 1216 olmak üzere iki kez arka arkaya fethedilmiştir. Şehir, XIII. yüzyıl sonlarına kadar Selçuklu hâkimiyetinde kalmış ve farklı kültürleri kendi bünyesinde sorunsuz bir biçimde muhafaza etmeyi başarmıştır. Fetih sonrasında Müslüman-Türk hâkimiyetinin ve kültürünün bir parçası olarak Antalya’da Selçuklu Sultanları ve önde gelen Selçuklu Emirleri tarafından birçok sosyal ve dini kurum vücuda getirilmiştir: Camiler, hamamlar ve medreseler vb. Türkiye Selçuklularının II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra üç oğlu arasında iktidar mücadelesinin yaşandığı ve büyük şehzade II. İzzeddin Keykavus’un tek başına iktidarda bulunduğu süreçte sunduğu hizmetlerle devletin ayakta kalmasına büyük oranda katkı sağlayan Celaleddin Karatay, meydana getirdiği sosyal kurumlar ve bunlara sağladığı zengin vakıfları ile de tanınmaktadır. Kendisinin bu yönü Antalya’da bulunan ve kendi ismiyle anılan bina ile de açıkça ortaya çıkmaktadır. Çalışmamıza konu olan yapı, esas yerinde bulunan kitabesinde Dârü’s-Sülehâ olarak anılmaktadır. Bu çalışma kapsamında Celaleddin Karatay kısaca tanı- tılarak kendisine atfedilen yapının adı ve banisi hakkındaki bilgiler dönemin kaynakları ışığında ortaya konarak, ihtilaflı hususlar giderilmeye çalışılacaktır.
Antalya Celaleddin Karatay II. İzzeddin Keykavus Dârü’s-Sülehâ Türkiye Selçukluları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Selçuklu Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Adres: Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 07058 Kampüs, Antalya / TÜRKİYE | E-Posta: mjh@akdeniz.edu.tr |