Bu çalışma, Hamas'ın İsrail’e yönelik 7 Ekim saldırısı sonrasında İran'ın Filistin politikasını irdelemektedir. Çalışmada öncelikle ontolojik güvenlik yaklaşımı üzerinden İran’ın ABD ve İsrail karşıtlığını ifade eden Direniş paradigması ve Filistin politikası ele alınmıştır. Bu minvalde 1979 Devrim’i sonrasında İran’ın normatif bir yükümlülük ve kimliksel bir aidiyet olarak Filistin davasına destek ve İsrail karşıtlığı gibi politikaları benimsediği belirtilmiştir. 7 Ekim saldırısı ise İran için İsrail karşıtlığını pekiştiren ancak Filistin davasını etkili bir şekilde destekleme kapasitesinin sınırlı olduğunu ortaya koyan kritik bir dönüm noktası olmuştur. Çalışmada 7 Ekim saldırısından sonra İran’ın Hamas ve daha geniş ölçüde Direniş Ekseni’ne yönelik desteğine rağmen eylemlerinin stratejik olarak ölçülü olduğu ve çatışmanın sınırlı kalmasını isteyen kontrollü bir gerilim politikası izlediği öne sürülmüştür. Bu durumun temel sebebi olarak İran’ın normatif yükümlülüklerini karşılayacak maddi kapasitesinin olmaması gerçeğine dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda resmi açıklamalar, medya kaynakları ve demeçler üzerinden yapılan söylem ve içerik analizleri aracılığıyla, İran’ın normatif yükümlülükleri ile maddi gerçeklikleri arasındaki artan gerilim ortaya koyulmuştur. Öte yandan İsrail’in gerilimi tırmandırma politikasının İran’ın kontrollü gerginlik politikasını zora soktuğu, bu durumun hem İran hem de İsrail için yeni tehdit ve meydan okumaları beraberinde getirdiği ileri sürülmüştür.
İran Filistin İsrail Hamas Direniş Ekseni Ontolojik Güvenlik
This study examines Iran's Palestine policy after Hamas' 7 October attack on Israel. Firstly, Iran's Resistance paradigm, which expresses Iran's opposition to the US and Israel, and its Palestine policy are discussed through the ontological security approach. In this context, it is stated that after the 1979 Revolution, Iran adopted policies such as support for the Palestinian cause and anti-Israelism as a normative obligation and an identity belonging. The 7 October attack, on the other hand, was a critical turning point for Iran, which reinforced its anti-Israel stance but revealed its limited capacity to effectively support the Palestinian cause. The study argues that after the 7 October attack, despite Iran's support for Hamas and the broader Axis of Resistance, its actions were strategically measured and it pursued a policy of controlled tension that sought to limit the conflict. This is mainly due to the fact that Iran lacks the material capacity to meet its normative obligations. In this context, through discourse and content analyses of official statements, media sources and speeches, the increasing tension between Iran's normative obligations and material realities has been revealed. On the other hand, it has been argued that Israel's policy of escalation has put Iran's policy of controlled tension into difficulty, and this situation has brought new threats and challenges for both Iran and Israel.
Iran Palestine Israel Hamas Axis of Resistance Ontological Security
In the writing process of the study titled “Iran’s Palestinian Policy after Hamas’ 7 October Attack”, there were followed the scientific, ethical and the citation rules; was not made any falsification on the collected data and this study was not sent to any other academic platform for evaluation.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Bölgesel Çalışmalar, Ortadoğu Çalışmaları, Uluslararası Güvenlik |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 14 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 14 Sayı: 2 |
MANAS Journal of Social Studies (MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi)