İnsanlığın en büyük özlemlerinden birisi, insan haklarından herkesin eşit olarak faydalanmasıdır ve insanlar arasında ırkına, rengine, cinsiyetine, dinine, siyasi kanaatlerine bakılmaksızın herkesi aynı statüye tabi kılmayı istemekle başlamıştır. “İnsan hakları”, insanlık tarihinin başlamasıyla birlikte doğan ve insanlığın gelişimiyle birlikte ilerleme gösteren en temel haklardır. İnsan haklan kavramı, insanın sırf insan olması dolayısıyla, doğuştan itibaren sahip olduğu ve devlet ve bireyler tarafından dokunulamayan haklar bütününü ifade eder. Doğal hukuk kökenli olmaları dolayısıyla insan haklan, bir çeşit doğal hak olarak kabul edilir. Batı’da kanlı mücadeleler sonucu elde edilen insan haklarının hep erkekler için olduğu düşünülmüş ve insan ırkının yarısını teşkil eden kadınlar bu haklardan dışlanmıştır. Bu dışlanma, genel olarak “feminizm” olarak nitelendirilen kadınların da haklar bakımından erkelere eşit olmasını savunan akımın doğmasına sebep olmuştur. Dolayısı ile bu haklar birden ortaya çıkan haklar olmayıp tarihsel süreç içerisinde meydana gelen değişimlerden etkilenmiştir. Bu sürecin anayasalara yansımaları olmuştur. Bu çalışmada, Türkiye’de kadın haklarının bir insan hakkı olarak gelişimi ve anayasal yansıması ele alınmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 13 Sayı: 33 |
.