Amaç: Servikal sitoloji (SS) serviks kanserini azaltmak için kullanılan rutin bir tarama yöntemidir. Anal kanser ve serviks kanseri benzer etiyolojik faktörlere sahip olsa da anal kanser tarama programı hakkındaki görüş net değildir. Bizim bu çalışma ile amacımız; SS ile servikal neoplazi taraması yapılan kadınlardan anormal anal sitoloji (AS)’ye sahip olanlarının özelliklerini belirlemektir.
Yöntem: Toplam 205 kadın hastanın SS sonuçları incelendi. Normal SS’li hastalar dışlandı ve sonuçta 87 katılımcı çalışmaya dahil edildi. Demografik özellikleri, tıbbi, cinsel verileri ile reproduktif özellikleri analiz edildi.
Bulgular: Çalışma grubunun yaş ortalaması 40.77 ± 9.50 idi. AS 6 hasta (%6.9)’da patolojikti ve bunlardan 4 (%66.7)’ü yüksek dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon (HSIL), 2 (%33.3)’si düşük dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon (LSIL) idi. Bu hastaların SS sonuçları HSIL’di ve hepsinde human papillomavirus (HPV) pozitifti. En sık görülen tipi HPV 16 idi.
Sonuç: SS sonucu HSIL çıkan kadınlarda (özellikle eşlik eden HPV varlığında) AS pozitifliği daha riskli olabilir. Diğerlerinin ise AS sonuçlarının negatif çıkması muhtemeldir. AS kullanımı bu hasta grubu için anal intraepitelyal lezyonların erken teşhisinde (bir tarama aracı gibi) kullanılabilir.
Objective: Cervical cytology (CC) is a routine screening method used to reduce cervical cancer. Although anal cancer and cervical cancer have similar etiological factors the opinion about the anal cancer screening program is unclear. We aimed to determine the features of women with abnormal anal cytology (AC) who had screened via CC for cervical neoplasia.
Method: Two hundred and five females’ CC results were investigated. The patients with normal CC were excluded, finally 87 participants were included. The demographics, medical, sexual, and reproductive features, CC and AC results were analyzed.
Results: The study group had a mean age of 40.77 ± 9.50 years. AC was pathological in six patients (6.9%). Four of these (66.7%) were high-grade squamous intraepithelial lesions (HSIL) and two (33.3%) were low-grade squamous intraepithelial lesions (LSIL). The CC results of these patients were all HSIL, all of them were human papillomavirus (HPV) positive, with the most common type being 16 (83.3%).
Conclusion: Women with HSIL in CC (especially with concomitant HPV) may be riskier for AC positivity. The others are most likely to have negative AC results. The use of AC for early diagnosis of risky anal intraepithelial lesions (such as a screening tool) may be considered for this group of patients.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Original Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 9 Temmuz 2022 |
Kabul Tarihi | 24 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 13 Sayı: 47 |