Osman Hamdi Bey’in birçok açıdan kendi şöhretinin kurbanı olduğunu söylemek mümkündür. Bir taraftan Müze-i
Hümâyûn’un müdürü ve modern anlamda Osmanlı arkeoloji ve müzeciliğinin kurucusu olarak, diğer taraftan ise uluslararası
üne sahip bir ressam olarak kazanmış olduğu görünürlük, bu itibarlı konumundan önceki yıllardaki hayatının
büyük ölçüde karanlıkta kalmasına neden olmuştur. Genel olarak, ama özellikle de bu dönemle ilgili kaleme almış olduğu
hatırat, günlük ve yazışma türünden belgelerin azlığı bu boşluğu doldurmayı daha da güçleştirmektedir. Günümüze kadar
gelebilmiş olan Paris (1860-1868) ve Bağdat (1869-1870) mektupları ve 1881’den itibaren muhtelif kişi ve kurumlarla olan
yoğun yazışmaları arasında kalan on senelik sessizlik, muhtelif memuriyet ve görevlerle geçen ve oldukça istikrarsız olduğu
anlaşılan bir geçiş dönemine işaret etmektedir.
Oysa bugüne kadar dikkatleri çekmemiş veya hiç bilinmeyen kaynaklara müracaat ederek geleceğin Osman Hamdi
Bey’inin bu “karanlık” dönemini biraz olsun açıklığa kavuşturmak mümkün gözükmektedir. 1873 Viyana Dünya Sergisi’ndeki
komiserliği ve 1876’daki Bulgaristan olaylarını incelemekle görevli komisyon üyeliği gibi artık nispeten iyi bilenen
görevleri dışında genç Hamdi’nin esas itibariyle memuriyette pek başarılı olamadığı, bu başarısızlığın neticesinde resme
yöneldiği ve en sonunda da bu sayede saraya yaklaşarak kendine bir yol çizmeye çalıştığı ortaya çıkmaktadır. Kısacası bu
inceleme, 1881’de müzenin başına getirilmesiyle bambaşka bir yön alan Osman Hamdi Bey’in yaşam ve kariyerinin bilinmeyen
bazı veçhelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Osman Hamdi Bey Müze-i Hümayun Sultan II. Abdülhamid Osmanlı Resmi Osmanlı Modernleşmesi Batılılaşma Oryantalizm
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 21 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 17 |