19. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı ile Alman İmparatorluğu arasında artan siyasi ve kültürel ilişkiler, müttefik olarak
katıldıkları I. Dünya Savaşı sırasında da devam etmiştir. Almanya’nın en itibar gören modern heykeltıraşlarından birisi
olan Georg Kolbe (1877-1947), Mayıs 1917 - Aralık 1918 arası askerlik görevini yapmak üzere İstanbul’a gönderilmiştir.
Sanatçı, yaklaşık bir buçuk sene boyunca Alman İmparatorluğu Sefaret Köşkü ile Tarabya Yazlık Rezidansı’nda çalışmış;
Almanya Sefiri Richard von Kühlmann (İstanbul’daki görev süresi: Ekim 1916-Haziran 1917) ve diğer görevliler için birçok
heykel hazırlamıştır. Aynı zamanda, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinden Talât, Cemal ve Enver paşaların
büstlerini yapmıştır. Bahsi geçen çalışmalar, Osmanlı yöneticilerinin heykel sanatını Batılı devletlerde olduğu gibi meşruiyet
sembolü olarak kullanmayı hedeflediklerini gösterir. Bu yazının amacı, Kolbe’nin Osmanlı başkentinde tasarladığı
heykelleri incelemek ve bunların, kendi sanatı ile Türkiye sanatı içindeki yerini değerlendirmektir. Burada öne sürülen
argümana göre, İstanbul dönemi hem onun 1918 sonrası çalışmalarına esin kaynağı olmuş hem de Türkiye’de heykel sanatı
üzerinde etki bırakmıştır. Almanya’ya döndükten sonra Dresden’de hazırladığı Lingner Mozolesi kabartmaları (1920) ile
İhsan Özsoy’un Süreyya Tiyatrosu’ndaki cephe rölyefleri (1924-27), büyük olasılıkla İstanbul’da oluşan çift yönlü etkileşimin
birer ürünüdür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 19 |