Bu makale, Cumhuriyet’in ilanından Atatürk’ün ölümüne kadarki onbeş yıllık süreçte, heykel, afiş ve fotoğraf gibi görsel propoganda araçları kanalıyla genç rejimin siyasi söylemini nasıl görselleştirdiğine ve inşa ettiği sistemlerin bütününde kendisi için nasıl bir portre çizdiğine odaklanıyor. Bu bakımdan makale, Cumhuriyet’i kuran siyasi aktörler, ulus olarak kimliklendirilen halk ve vatan olarak milli sınırları çizilen Anadolu toprakları gibi birbirlerinden farklı hafızalara sahip olguların ortak bir özgeçmişte birleştirilme ve birbirleriyle özdeşleştirilme dönemini, otoportrenin çizim süreci olarak tanımlıyor; portrenin ruhunu oluşturan yeni kimlik ve yeni özgeçmiş ilişkisini ise devlet mitografisinin inşası şeklinde değerlendiriyor. Makale, Pietro Canonica’nın Atatürk heykellerine, İhap Hulusi Görey’in toplumsal dönüşümü imleyen afişlerine ve Othmar Pferschy’nin başkent Ankara fotoğraflarına yansıyan otoportrenin çizim sürecini, Geceden Gündüze, Karanlıktan Aydınlığa ve Batan Güneşten Doğan Güneşe başlıkları altında ele alarak, portre ve mitografi arasındaki bağı belirleyen kurgu türlerini güneş metaforu ekseninden okumaya çalışıyor
Görsel iletişim güneş ideoloji imge metafor mitografi propoganda Tabula Rasa
This article focuses on the ways in which the young regime visualised its political rhetoric and presented a self-portrait through visual means of propaganda such as sculptures, posters and photographs in the fifteen year period starting from the declaration of the Republic and ending with Atatürk’s demise and the characteristics of its created self-portrait as reflected in the entire body of its constructed systems. In this sense, the article defines the period in which various phenomena with different memories, such as political actors who founded the republic, the public who were granted the identity of a nation, and the land of Anatolia with borders drawn to make it into a country, were unified around a common history and were associated with each other, as the creation process of a self-portrait. It evaluates the relationship between the new identity and the new history which constitutes the spirit of the portrait as the construction of the state mythography. The article deals with the creation process of the self-portrait – reflected in Pietro Canonica’s sculptures of Atatürk, İhap Hulusi Görey’s posters marking the social transformation and Othmar Pferschy’s photographs of Ankara – under several topics such as, Through the Night Into the Day, From Darkness to Light and From the Setting Sun to the Rising Sun; aiming to study the types of fiction defining the connection between portrait and mythography, using the sun metaphor as a pivotal point
Visual communication ideology image metaphor mythography propaganda sun Tabula Rasa
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 3 |